Ayasofya'nın ibadete açılması isteğini dillendirmek çok mu ayıp, çok mu ufuksuz bir istek? Ayasofya sadece kanun hükmünde bir kararname ile müze yıllardır!
Ayasofya’nın Ramazan süresince TRT’de her gün arz-ı endam etmiş olmasına sevinmeli miyiz? Bu zamana kadar unut(tur)ulan bir mekanı TRT’nin hatırlamasına sevinmeliyiz belki. Belki seyretmişsinizdir; TRT’nin
sahur programları Ayasofya Camii’nde yapılıyordu. Hem de canlı olarak. İlk gün Dursun Ali Erzincanlı’nın konuğu Emin Işık hoca idi. Erzincanlı belki boş bulundu da sordu belki sormadı demesinler diye şöyle bir değindi. Orasını bilmiyorum. Emin Işık’a, Ayasofya ibadete açılsa iyi olmaz mı gibi bir dilekçik cümlesi idi bu. Emin Işık, TRT’de bulunduğunu, durumun gayet nazik olduğunu unutmadı ve bunlar siyasi işler deyip meseleyi kapattı.

Meseleyi kapatmıyorum
Belki ben de kapatabilirdim ama 16 Ağustos 2011 tarihli Hürriyet gazetesi kapatmama fırsat vermedi. DHA muhabirleri Ömür Avcı, Osman Şişko, Hayati Yalçın bildiriyor. Özetliyorum:
Trabzon’un Maçka İlçesi’ndeki tarihi Sümela Manastırı’nda 88 yıl aradan sonra geçen yıl ilk kez düzenlenen ayin ardından ikinci ayin (15 Ağustos 2011) yapılmış. Geceyi Maçka İlçesi’ndeki otelinde geçiren Fener Rum Patriği Bartholomeos, Sümela Manastırı’na giden patika yolun başına gelmiş ve manastıra yürümüş. Sümela Manastırı’na girdiği anda alkışlarla karşılanan Bartholomeos, dini ritüellerin yerine getirilmesinden sonra sunağa çıkmış ve manastırdakileri kutsamış. Bartholomeos, önce Yunanca sonra da Türkçe yaptığı konuşmasında, şunları söylemiş:

Başbakan’a şükran

“Sevgili Müslüman kardeşlerimiz. Tarihi Sümela Manastırı’nda bu sene de gelip dua etmeyi bize nasip eden Allah’a hamdolsun. Bu konuda anlayış ve hassasiyetleri için hükümetimize ve özellikle sayın Başbakanımıza, Sayın Kültür ve Turizm Bakanımıza şükranlarımızı sunmayı borç biliyoruz.”
 Hırıstiyanlar Sümela Manastırı’nda Meryem Ana’nın göğe yükseldiğine inanıyorlarmış. 15 Ağustos’ta düzenlenen ayine, seksen sekiz yıl aradan sonra ilk kez geçen yıl izin verilmişti. Saat 10.15’te Bartholomeos’un manastıra girmesiyle başlayan ayin iki saat sürmüş. Sümela Manastırı’na giremeyenler için sosyal tesislerin çevresine dev ekran kurulmuş. Ekranın çevresinde biriken yabancı konuklar, mum yakmışlar, Patrik Bartholomeos’un yönettiği ayini dev ekrandan izlemişler.

Ayasofya'da namaz kılabildiğimiz zaman

Biz de teşekkür etmek istiyoruz Başbakanımıza. Ne zaman mı? Ayasofya’da ezan okunursa ve namaz kılabilirsek… (GYY'ni notu: Ayasofya'da ezan okunuyor, göstermelik namaz da kılınıyor. Arka tarafta küçük bir bölümde kılınabiliyor namaz, yıllardan beri hem de!)
Ayasofya’da ezan ve namaz dendi mi bir kısım insanlar İstanbul’da cami mi yok, sanki bütün camiler doldu taştı da Ayasofya mı dolacak gibi lakırdılar söylüyorlar. Ayasofya’dan ezan okunması, orada namaz  kılınması neden önemli, isterseniz bunu benden değil; Yahya Kemal’den dinleyin: (Aziz İstanbul s. 120)

Ayasofya Camii'ni müzeye çeviren kararname!
 
İşte bunun için önemli Ayasofya'da ezan ve namaz. Ancak 1934'ten beri ezan sesine ve secde eden mü’minlere hasrettir Ayasofya. O artık turistik bir mekân ve program çekim yeri. Ayasofya’nın başına bunlar nasıl geldi bir de ona bakalım: 1934'te  Ayasofya Camii’ni Müzeye Çeviren Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin metni şöyle:
“Kararname
Sayı: 2/1589
Maarif Vekilliğinden yazılan 14.11.1934 tarih ve 94041 sayılı tezkerede; Eşsiz bir mimarlık sanat âbidesi olan İstanbul'daki Ayasofya câmiinin tari­hi vaziyeti itibarile müzeye çevrilmesi bütün şark âlemini sevindireceği ve insanlığa yeni bir ilim müessesesi kazandıracağı cihetle bunun müzeye çevrilmesi, çevresindeki evkafa ait dükkânların yıktırılması ve diğerlerinin de evkafça istimlâk edil­mesi suretile güzelleştirilmesi ve tamiri ve daimî muhafazası masraflarına karşılık da evkafça bu sene ve gelecek seneler bütçelerinden muayyen bir para ayrılması hakkında bir karar ittihazı istenil­miş ve Evkaf Umum Müdürlüğünden yazılan 7.11.1934 tarih 153197/107 sayılı mütalâanamede, bu Camiin Bizanslılardan kalma bir eser olması hasebile hiç bir vakfı olmadığı ve her ne kadar cami olduktan sonra Sultanlar ve halk tarafından bazı gelirler bağlanmışsa da bunlardan âşâr olarak bağ­lanan Sultan gelirlerinin kaldırılmış olduğu ve halk tarafından bağlanan gelirler ise Kur'an oku­mak ve buna benzer belli ve nerede olursa olsun ya­pılabilir dinî emekler için olup müzeye çevrilmesi ve korunması için verilecek bir geliri bulunmadığı ve şimdiye kadar tamiri, gelirine bakmadan diğer vakıflarla bir arada yapılabilmekte olan bu bina cami olmaktan çıkınca artık buna da imkân kal­mayacağı ve bütçelerinin bugünkü vaziyeti her­hangi bir yardıma da yol bırakmamakta olduğu ve çevresindeki yapılardan evkafa ait olanları yık­mak ve kaldırmak elden gelirse de, ötekine berikine ait olanların evkafça satın alınmasına imkân bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu iş icra vekilleri heyetinde 24.11.1934’te gö­rüşülerek, camiin çevresindeki evkafa ait binaların Evkaf Umum Müdürlüğünce yıktırılarak temizlettirilmesi ve diğer binaların istimlâk, yıkma ve bi­nanın tamir ve muhafazası masrafları da Maarif Vekilliğince verilmek suretile Ayasofya Câmiinin müzeye çevrilmesi tasvip ve kabul olunmuştur.
24.11.1934
Reisicumhur K. Atatürk



Başvekil         Ad. V.          M.M.V.          Da. V .

İ.İnönü    Ş.  Saraçoğlu     Z. Apaydın      Ş. Kaya



Har. V. V.     Maliye V.         Mf. V.          Na. V.

Ş. Kaya         F. Agralı      A. Özmen    A. Çetinkaya



İkt. V.           S.İ.M.V.          G İ.V.           Zr. V.

C. Bayar      R. Saydam   A. R. Tarlan  M. Erkmen

Görüldüğü gibi bu bir  Anayasa hükmü değil. Kanun hükmünde bir hükümet kararnamesi. Hükümet isterse bunu yürürlükten kaldırabilir. Anayasa değişikliği değil ki CHP, Anayasa Mahkemesine gitsin. Tıpkı Menderes’in ezanın Arapça okunmasını yasaklayan kararnameyi hükümsüz kılması gibi.  Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Başbakan Yardımcısı bu mevzuya öyle sanıldığı kadar uzak değil. Çocuklarına Fatih adını vermiş kişilerden bahsediyoruz. “Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın” diye miting yapmış, Ayasofya’da namaz kılmış kişilerden bahsediyoruz. Okuyalım :



Ayasofya mitinginde Erdoğan da var mıydı?!
“Papa VI. Paul gelir, Ayasofya'da ibadetini yapar, Müslümanlar gi­rip namaz kılamazlar. Artık Batı’ya sunulan bunca faturalara son vermek gerekirdi. İstanbul'un Fetih Yıldönümü yaklaştıkça M.T.T.B.'li gençlerin yüreklerindeki ızdırap artar... Çünkü Ayasofya mahzun...7 Mayıs 1975 Cuma.. Sabah çeşitli fakülte ve yurtlardan M.T.T.B.'li genç­ler bir ziyaretçi gibi bilet alıp Ayasofya'ya girmeye başlarlar. Saat 11.00 için sözleşmişlerdir. Saat 11.00: İçeri giren gençler bir araya gelir, yan­larında getirdikleri temiz kâğıtları sererek saf olurlar ve iki rekat namaz kılarlar. İçeri basın mensupları da gelmiştir. Fotoğraflar çekilir. Namazı müteakip grup temsilcisi olarak Ahmet Eskinus, oradakilere, «Biz Ayasofya'nın tekrar camii haline dönüştürülmesini istiyoruz. Fatih burayı cami haline getirdi ve vakfiyesinde bunun değiştirilemiyeceğini kaydetti. Fatih'in torunları olarak Ayasofya'ya sahip çıkıyoruz ve yetkilileri uya­rıyoruz.» açıklamasını müteakip gençler sessizce dağılırlar.”
Bu metni 53.Dönem (1975-76) MTTB yıllığından aldım. (s.199-202) Bu yıllıktan öğreniyoruz ki 1975’te Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, MTTB’nin Kültür Müdürü’dür. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer de 1976’da Erzurum MTTB’de musahiptir. Demek ki hem Başbakanımız hem Milli Eğitim Bakanımız benim 76’da dahil olduğum MTBB’de idarecilerim imiş. Çok kuvvetle muhtemel resimde namaz kılanların arasında  Başbakanımız da vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın TBMM Başkanımız, Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız, Sayın Milli Eğitim Bakanımız, Sayın Vakıflar Genel Müdürümüz, Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız... Sizlerin bildiğini sandığım Ayasofya Camii’nin tapusunu tekrar dikkatlerinize sunuyorum.



Her şey o kadar müsait ki!
Her şey o kadar müsait de bu sonuç ne, diyenlere cevap olarak aklıma şunlar geliyor:
Başbakan herhalde gözünü kamuoyuna dikmiş, bir talep gelsin diye bekliyor. Bekliyor ki gençler, Türkiye, Ayasofya ibadete açılsın diye platformlar oluşturulsun, imza kampanyaları düzenlensin, STK'lar Vakıflar Genel Müdürlüğü'nü, Müzeler Genel Müdürlüğü'nü, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı, TBMM'yi ziyaret etsinler. Böyle olmalı herhalde. Bunlar gerçekleşirse; halkımız Fatih’in mirasına sahip çıkılmasını, Ayasofya’nın ibadete  açılmasını talep ediyor, biz de halkın sesine kulak vermiş bir iktidar olarak ve halkın yüzde ellisinin oyunu, desteğini almış bir parti olarak halkımızla ters düşemeyiz deyip buna göre karar almak istiyor. Böyle sanıyorum. Seçim zamanında CHP’nin camileri kapattığını, ahır yaptığını sık sık hatırlatan Sayın Başbakan, bu sözü ile Ayasofya’yı da ima etmedi mi?
Bize göre etti. Bunu ima eden bir Başbakan, daha fazla bu yanlışa ortak olmayacaktır. Ancak talep halktan gelmeli. Acaba sırf bunun için bir platform kurulamaz mı ?
Şunu açıkça söyleyelim. Ayasofya açılmadıkça İstanbul fethedilmiş sayılmaz. Boşunadır o stadyumların doldurulması, gemilerin yürütülmesi, mehter vs. İstanbul yeniden fethedilmelidir ve Kerkoporta Kapısı açıktır. O kapı da Ayasofya’nın kapısıdır.
Sayın Başbakanımız, size teşekkür etmek istiyoruz. Sadece teşekkürle yetinmeyiz; dua da ederiz.
Kâmil Yeşil yıllardır süren çağrıyı yineledi
Kaynak>>

Yönetim Notu:
Makalelerin aktarılmış olması, evladiosmanli.blogspot.com'un içeriklerdeki siyasi görüşleri desteklediği manasını taşımamaktadır.

Axact

Axact

Vestibulum bibendum felis sit amet dolor auctor molestie. In dignissim eget nibh id dapibus. Fusce et suscipit orci. Aliquam sit amet urna lorem. Duis eu imperdiet nunc, non imperdiet libero.

Post A Comment:

0 comments: