Tabiyat ve yaratılış itibariyle kadın ile erkek farklı alanlarda şüphesiz ki kendilerine has hususiyetlere sahiptir. Her iki tarafı ‘eşitlik’ kavramından yola çıkarak mukayeseye tâbi tutma ve birbirlerine üstünlük yükleme uğraşı fuzuli bir çabadır. Çünki
kadın ile erkeğin, farklı sahalarda birbirinden üstün olduğu durumlar olabilir. Genel bir fikir olarak edebiyat ve şiir alanında her zaman erkekler ön planda olmuş, bir hakikat olarak şaheserlerin çoğu erkeklerin kaleminde dile gelmiştir. Fakat bizim şiir tarihimizde az da olsa bu durumun istisnaları göze çarpar. 16. asrın şaire hanımlarından Ayşe Hubbî Hatun kabiliyeti ve şiirleri ile bunun müşahhas örneklerindendir..
.
Yahya Efendi'nin Beşiktaş'taki Türbesi |
Ayşe Hatun, II. Selim Han ve III. Murad Han devirlerinde yaşadı. Dedesi, İstanbul’un tanınmış âlim ve velilerinden olan Beşiktaşlı Yahya Efendi’dir. Yahya Efendi aynı zamanda Kanuni Sultan Süleyman ile süt kardeş idi. Ayşe Hubbî Hatun, ilmî bir muhitte dünyaya geldiği için bu fırsatı iyi değerlendirmiş ve bunun yanında küçük yaşta şiirle de ilgilenmeye başlamıştır. Şairlerin hayat hikâyelerinin anlatıldığı şuara tezkirelerinde, ender kadın şairlerinin yanında onun ismine de tesadüf ediyoruz. Bilhassa Seyyid Âşık Çelebi, kendisinden bahsederken ve şiirini överken dikkat çekici bir benzetme yaparak “Erkek arslan arslandır da, dişi arslan arslan değil midir?” ifadesini kullanılır. Böylelikle Ayşe Hubbî Hatun’un şiirlerini tahlil ederken bir kadın olduğunu düşünerek ön yargılı davranılmaması gerektiğine vurgu yapar.
.
Cihadın Direği
Diğer bazı tezkire yazarları da, onun birçok erkek şairden daha kabiliyetli olduğunu kabul ederler. Dinine bağlı, faziletli bir hanım olan Ayşe Hatun, aldığı terbiye ve yetiştiği çevre dolayısıyla kıymetli eserler kaleme aldı. Bunlardan biri İmâdü’l-Cihâd (Cihadın Direği) ismiyle yazdığı ve Allah yolunda mücadele etmenin faziletlerine dair olan eseridir. Mensur (düz yazı) ve manzum (şiir) karışık bir eser olup, dokuz kısma ayrılır. Hubbî mahlasıyla şiirler yazan bu şaire hanım, kahramanlık üzerine kaleme aldığı manzumelerinde kendi ismini kullanmasa, bu tarz şiirleri ancak bir erkeğin yazılabileceği zannı uyanır. Öyle tesirli ve samimidir. Bir misal olması bakımından aşağıdaki şiiri yayınlıyoruz.
.
.GAZİLER.
Hak yolunda bezl ider mâl ü dil ü cân gâziler
Hak yolunda bezl ider mâl ü dil ü cân gâziler
Karşu dergâh-ı Hudâya tuttu meydân gâziler
Varlığın bezl eyleyip makbûl-ı hazret oldılar
Baş u can meydân-ı Hakda kıldı kurban gâziler
Erdiler bezm-i bekâya verdiler canâne can
Hakk yolunda aşk ile sekrân u hayran gâziler
Birliği aşkında Hakkın gayret-i tevhîd ile
Aşk ile râh-ı Hüdâda akıtır kan gâziler
Kuhl-ı candır Hubbiyâ hâk-i rehi gâzilerin
Buldular Haktan atâ bî-hadd ü pâyan gâziler
.
Açıklaması: (Gaziler Allah yolunda mal, gönül ve canlarını feda ederler. Ancak böyle Allah’ın huzuruna çıkarlar. Onlar bütün varlıklarını saçarak Cenâb-ı Hakın makbulü oldular. Başlarını ve canlarını Onun yolunda feda ettiler. Hakk yolunda hayran ve sarhoş olarak sevgili için can vererek bekâ âlemine erdiler. Tevhid gayreti ile Allah’ın birliği uğruna aşk ile kanlarını akıtırlar. Ey Hubbî! Gazilerin bastığı toğrağın tozu, can gözünün sürmesidir. Onlar Allahü teâlânın sonsuz ve sayısız ihsanlarına kavuştular.)
Hubbî Hatun'un Eyüp Sultan'daki Türbesi |
Ayşe Hubbî Hatun 1590 senesinde İstanbul’da iken vefat etti. Tarihimiz açısından böyle önemli bir değeri unutmamak dileğiyle… Ruhu şâd olsun!
Kaynak
Kaynak
Post A Comment:
0 comments: