Türkiye Cumhuriyeti'nin en karanlık yılı olan 1993'de bir o kadar karanlık, karanlık olduğu kadar da gülünç-bu iki terimi nasıl yan yana getirdim-bir olaydan söz etmek istiyorum: 
JAK KAMHİ SUİKASTI.

Suikast karanlık olur da nasıl gülünç olur demeyin. Anlatayım.

1993 tarihe kara bir yıl olarak yazılmalı. 1993'de yaşanan cinayetler, ölümler, kazalar tek tek ele alınıp araştırılmalı. Devlet Denetleme Kurulu, 1993'le ilgili harekete geçmeli. Zira bizi 93'den 2014'e getiren olayların şifresi 1993'de yaşananlarda gizli.
(1993'deki diğer suikast ve ölümleri merak edenler için:  http://kemalkaplan.blogspot.com.tr/2012/06/1993-sonu-baslangici.html )

Gelelim Kamhi suikastına...

Bir dizi suikast, ölüm ve kazanın yaşandığı ve ülke talihinin döndüğü 1993'ün ilk olayı Uğur Mumcu suikastıydı. Mumcu'nun ölümü ülke genelinde büyük yankı uyandırdı. Kişiliği ve mesleki yaşantısındaki başarılarıyla bütün kesimler tarafından saygı duyulan ve sevilen biriydi. Arı kovanına çomak sokmuş, neticesinde öldürüleceğini bilerek yaşayan, çelik yelek ve belindeki silahın bile öldürülmesine engelleyeceğine inanmayan biriydi. 24 Ocak 1993'de aracına konan bomba ile öldürüldü. Suikastın adresi İRAN gösterildi. Günlerce medya İran aleyhine haberler yaptı. İran ile siyasi ve ticari ilişkiler yıllarca sekteye uğradı. İran bağlantılı failler bulundu. Cezalar kesildi. Sonra anlaşıldı ki; suikastta İran parmağından ziyade, iç güçlerin işi.

Ülke bir heyulaya sürüklenmenin eşiğindeyken, Uğur Mumcu'nun sözde İran bağlantılı suikastından sadece 4 gün sonra, bir başka İRAN senaryosu sahneye konacaktı. JAK KAMHİ suikastı.

Musevi iş adamı Jak Kamhi, Türkiye-ABD-İsrail ilişkilerinin kilit adamıydı. (Kamhi Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı için ABD'de önemli lobi çalışması da yürütmüştür.)

28 Ocak 1993 sabahı Kamhi Beylerbeyi'ndeki evinden, Mecidiyeköy'deki Profilo merkezine gitmek için yola çıktı. Boğaz Köprüsü'nün ayağı yakınında başarısız bir suikasta uğradı. Zırhlı aracı ile Kamhi suikasttan sıyrık almadan kurtuldu. Lakin eylemcilerin elinde bulunan Law silahı kullanılsaydı, zırhlı aracın içinden Kamhi'nin sağ çıkması olası değildi.

Eylemciler sakallı, başlarında Arapça yazılı bereler bulunuyordu. Law silahı, tabanca, Uzi ve Kalaşnikofları vardı. 


Eylemi gerçekleştirenler yanlarında bulunan ne uzun namlulu silahları, ne de zırh delen Law silahını kullandı sadece tabancayla birkaç el atış açıp kaçtılar. Silahların bir kısmını olay yerinde, kalanlarını da terk ettikleri patlak lastikli 34 MNR 04 plakalı, Pegueot marka araçlarının içinde bıraktılar.

Teröristlerin bıraktıkları silahların üzerinde Arapça yazılar ve “İran Ordusu'na aittir” ibareler yazılı olduğu iddia edildi. (Yazılar Arapça'ydı fatura İran'a kesiliyordu. Farça değil Arapça...)

Olay yerinde bulunan Law silahı tıpkı, Ergenekon'da bulunan silahlar gibi ne hikmetse âlel-acele imha edildi.

Uğur Mumcu'nun yası tutulurken, İran bağlantılı bir suikast daha gündeme bomba gibi düştü.

Yakalanan teröristler eylemi gerçekleştirirken silahları ve otomobili Yeryüzü Dergisi sahibi Yaşar Polat'dan temin ettiklerini söylediler. Polat 10 yıldan fazla bir süre kaçak yaşadı daha sonra tutuklandı. Mahkemedeki ifadesinde; “Bu suikastın her kademesi devlet tarafından çok iyi bilinmesine rağmen, 2 yıldır buradayım. Olayla ilgimin olmadığı da devlet tarafından biliniyor. Başka diyecek bir şeyim yok'' dedi.

Olaydan sonra çıkan bazı gazetelerde Yaşar Polat'ın çeşitli nedenlerden dolayı 1990-1994 arasında 4 kez göz altına alındığı fakat daha sonra serbest bırakıldığı haberleri çıktı.

Yaşar Polat'ın ilginç bir kardeşi var: Şefik Polat. Şefik Polat bazı kaynakların verdiği bilgilere göre, İslamcı bütün örgütlerde yöneticilik yapmış bir isim. Şefik Polat hakkında 1992 yılında İHD Batman Şube Başkanı Sıddık Tan'ı öldürdüğü, yakalandığı ve sorgulandıktan sonra serbest bırakıldığı iddiaları da mevcut.

Abisi Yaşar Polat'ın sahibi olduğu Yeryüzü Dergisi, ülkücü gazeteci-yazar Burhan Kavuncu'nun Yeryüzü Grubunun yayın organı. Kamhi suikastını gerçekleştiren eylemcilerin ise İslami Hareket Örgütü (İHÖ) üyesi olduğu söyleniyor. İrfan Çağrıcı'nın kurmuş olduğu İHÖ, Çetin Emeç, Uğur Mumcu ve daha birçok faili meçhul cinayeti gerçekleştirdiği iddia ediliyor.

Yaşar Polat'ın bir zamanlar Beyazıt Meydanı'ndaki cuma eylemlerinde ön saflarda ateşli gösterilerde bulunduğu söyleniyor.
Aynı eylemlerde, Uğur Mumcu suikastı sanıkları Mehmet Ali Tekin ve selam grubu üyeleri de ön safta, eylemcileri sevk ve idare ediyordu. (Kendi gözlemim.)

Polisin ve savcıların bile çözemediği karışık örgüt fraksiyonları, islamcıyı, solcuyu ve ülkücüyü zaman zaman aynı eylemin içinde öğütmüş ve sonra da kusmuştur. Kimin kimi nasıl kullandığı muamma olarak kalmıştır. 


Devlet entrikaları her dönem devam etmiş, etmektedir...


DEVLET ENTRİKALARI:   http://kemalkaplan.blogspot.com.tr/2012/07/devlet-entrikalari-derin-catiski.html
Axact

Axact

Vestibulum bibendum felis sit amet dolor auctor molestie. In dignissim eget nibh id dapibus. Fusce et suscipit orci. Aliquam sit amet urna lorem. Duis eu imperdiet nunc, non imperdiet libero.

Post A Comment:

0 comments: