Aralık 2017

KEMÂL KAPLAN
30 Aralık 2017

Hava korsanları genellikle uçağa biner ve pilotun kafasına bir silah dayarlar, gitmek istediği yeri söylerler. Bizim her şeyimiz anormal olduğu gibi ilk hava korsanımız da anormal bir kişilikti. Kendisi pilot olduğundan, uçağı kendi havalandırdı ve kaçırdı. Adı mı: FEVZİ GÖKDENİZ. Adamın hayatı roman... Fevzi Gökdeniz askeri bir pilot iken, talimatlara uymamış, uçağının pervanesi ile henüz havalanmadan öndeki filo komutanını ve uçağını biçip geçmişti. Sonrasında ceza aldı hapis yattı. Çıktı. Suriye'nin pilot ihtiyacı olduğunu öğrenince, Suriye'ye gitti. Yüksek bürokrat çocuklarından kendisine sıra avagelmeyeceğini görünce Türkiye'ye geri döndü. Bir arkadaşından Vecihi Hürkuş'un pilot aradığını öğrendi. Nuri Demirağ'ın verdiği sermaye ile ilk uçağı üreten havacılık tarihimizi başlatan, kalbi gökyüzü için atan Hürkuş, Türkiye'nin ilk sivil hava taşımacılık firmasını kurmuştu. Gökdeniz, Hürkuş'un firmasında işe başlar. Bir maç esnasında Bursa stadyumundaki izleyicilere, bir bankanın reklamları atılacaktır. Gökdeniz uçağı kullanırken, arkadaşı el ilanlarını aşağıya atmaya başlar. Gökdeniz'İn gözü stadyumun ön sıralarında oturan lisedeki kız arkadaşına takılır. Kıza kendini göstermek için alçaktan uçmaya ve türlü numaralar yapmaya başlar. Alçak irtifayı o kadar abartır ki, 3-4 metre kadar yere yaklaşır. Sonrası. Sonrası elbette hüsran olur. Uçak elektrik tellerine takılır. Uçak bert olur, Gökdeniz komalık... Hürkuş zaten firmayı borçlanarak kurmuş, uçakları borçlanarak almıştır. Gökdeniz de bu durumu biliyor maaş almamaktadır. Bir uçak telef olmuş, firma büyük zarar görmüştür. Hastane görevlilerinden Gökdeniz hakkında bilgi alan Hürkuş, hastanın iyileşmesinin zor olduğunu duyunca, Gökdenizi bırakıp gitmiştir. Bizim çılgın pilot günden güne iyileşmeye başlamış, verdiği zararı unutarak, Hürkuş'un ona borçlu olduğunu düşünüp, günbegün ondan nasıl intikam alacağının hesabını yapar olmuştu. Hastaneye gelen Bulgar asıllı berberden Bulgaristan'ı dinlemiş, Hükuş'tan intikam için uçaklarından birini Bulgaristan'a kaçırmayı kafasına takmıştı. Daha önce Hürkuş'a aldırdığı arkadaşı eski bombardıman uçağı pilotu Sadık Sagun da işten ayrılmıştı. Meseleyi ona anlattı. Birlikte kaçış planı yaptılar. Dolu bir depo ile uçaklar 4 saat havada kalabiliyorlardı. Yunanistan veya Bulgaristan'a inebilirlerdi. Yunanistan onları Türkiye'ye teslim edebilirdi. Zira Yunanistan ile Türkiye arasında o dönem dostluk rüzgarı esiyordu. Berberin anlatıkları da kafasına yatmış, Gökdeniz Bulgaristan'da karar kılmıştı. Sadık Sagun da teklifi kabul etti. Gökdeniz hastanede alçılı-sargılı yatmakta olduğundan havaalanına Sagun gidecek uçağı hazırlayacak, yakıt ikmali yapacaktı. Hem şirketten yeni ayrıldığı için dikkat de çekmezdi. Her şey hazır olunca Gökdeniz alçılı kol ve pijamalarla hastaneden kaçarak, sabahın erken saatlerinde havaalanına geldi.

Uçağı havalandıran iki hava korsanı rotayı Bulgaristan'a çevirdiler. Sınırı geçer geçmez, Bulgar hava sahasında makineli tüfek mermileri bekliyordu onları. Ardından Bulgar uçakları peşlerine düştü. Varna havaalanına indiklerinde bir ordu bekliyordu onları. Gözleri bağlanarak, sorguya alınan korsanlar daha sonra büyük bir izzeti ikram ile karşılanır. Ve siyasi iltica olarak dünya basınına haberler geçilir. Sofya'ya götürüp İçişleri Bakanlığı'nın misafirhanesinde konuk edilen iki maceraperest, işin aslını çok sonra öğreneceklerdir: Daha önce bir Bulgar pilot yolcularıyla birlikte uçağı İstanbul'a kaçırmıştır. Gerek Türk makamları, gerek medya pilota medhiyeler düzdüğünden, bu olay Bulgarların rövanşıdır.

Gökdeniz Bulgaristan'da yeni bir hayata başlar. Devlet bir ev verir. Üniversitede makina bölümüne kaydolur. Bir Bulgar kadın ile evlenir. 5 yıl geçtikten sonra, 1960 darbesi ile Gökdeniz umutlanır. "Türkiye'de beni unutmuşlardır" diyerek yurda geri döner. Sınırda polise " ben uçak kaçırdım" diyerek teslim olur. Gökdeniz sorgudan sonra serbest bırakılır.

İFLAH OLMAZ VAK'A

Hikaye burada bitti mi sanıyorsunuz? Fevzi Gökdeniz Baba Zula'nın 'özgür ruh' şarkısını 60 yıl önce hayatıyla yazmıştır. Bir iflah olmaz 'cins kafa'yı kim durdurabilir? Gökdeniz'i bu defa Sovyetler çağırmaktadır. Her nasılsa Sovyetler'e kaçmayı kafasına koymuştur. Bilecik'te askeri okulda okuyan oğlunu ikna eder. Kızını da yanına alarak, oğlu ile birlikte Suriye'ye geçerler. Sonra Malatya'ya gelirler. Malatya'da kızı Tülay'ı bırakır, oğluyla Samsun oradan Borçka. Karlı dağları aşarak Sovyet sınırına gelirler. Askerler bunları aldığı gibi doğru kodese, günlerce sorgu sualden sonra oğlu Turgay serbest bırakılır.

Gökdeniz iki yıl hapse mahkum edilir. Hapisten çıktıktan sonra, 1963 yılında yetkililere Türkiye'ye gitmek istediğini söyler. Sınırda Türk yetkililere teslim edilirler. Birkaç ay hapisten sonra serbest bırakılırlar. Bir süre sonra Ankara'ya gelerek, meclise affı iççin başvuran Fevzi Gökdeniz'e 1972 yılında af çıkar ve TSK'dan emekliliği onaylanır. 

Fevzi Gökdeniz 1972 yılındaki TBMM kararı ile affedilir.



Yazarın notu: Fevzi Gökdeniz 1998 yılına kadar İzmir'de Üçkuyular'daki evinde yaşıyordu.













KEMÂL KAPLAN

Şark Ekpresi'nde yaşanmış yüzlerce olay ve hikâye mevcut. Bu olaylar kitap ve filmlere konu teşkil etmiş. Biz bunların içinde en ilginç olanı ve tarihin doğru tahlil edilebilmesi hususunda bize feyz verebilecek potansiyeli olan bir hikâye seçtik.

David Baldwin 'Royal Prayer: A Surprising History' adlı kitabının 83. sayfasında Şark Ekpresi ile ilgili olayı şöyle anlatıyor:

"I. Dünya Savaşı'nı yenik bitiren Almanlar İtilâf Devletleri'yle ateşkes antlaşmasını Şark Ekpresi'nin 2419 numaralı vagonunda 11 Kasım 1918 tarihinde imzaladı. İmzaları Fransa adına General Ferdinand Foch ve Almanya adına ise General Matthias Erzberger attı. Fransızlar zaferin anısına 2419 numaralı vagonu trenden ayırarak bir müzede sergilemeye başladı.

II. Dünya Savaşı'nda Fransa'yı işgal eden Almanya, Hitler'in emriyle Paris'teki 2419 no'lu vagonu müzeden çıkararak, 22 Temmuz 1940'da Fransa'ya teslim anlaşmasını bu vagonda imzalatıyor. Almanlar daha sonra vagonu Berlin'e götürüyor. 1945 yılında yenildikleri zaman, düşman kuvvetleri Berlin'e girmeden önce bir SS birliği 2419 no'lu vagonu imha ediyor."
(Kemâl Kaplan - Anadolu Lojistik Tarihi, s. 307)