Ramazan ayının başlangıcını tayin edecek hilali gözetlemek manasına gelen Rüyet-i Hilal, fahri olarak bu işi üstlenen kimseler tarafından yapıldığı gibi devletin bu işle görevlendirdiği memurlar tarafından da gerçekleştirilirdi.

Emre Gül / Tarih Dosyası / Dünya Bülteni
Osmanlı imparatorluğu’nda Ramazan ayını çeşitli hazırlıklarla karşılamaya hazırlanan Müslümanların heyecanla takip ettikleri önemli gelişmelerden biri de Rü’yet-i Hilal’di. Ramazan ayının başlangıcını tayin edecek hilali gözetlemek manasına gelen Rüyet-i Hilal, fahri olarak bu işi üstlenen kimseler tarafından yapıldığı gibi devletin bu işle görevlendirdiği memurlar tarafından da gerçekleştirilirdi.

Ramazan Hilalinin gözlendiği yerlerden ikisi.Beyazid yangın kulesi ve Süleymaniye Camii

Buna göre Ay takvimine göre Şaban ayının yirmi dokuzuncu günü uygun bir mevkiden-ki İstanbul’da Beyazıt yangın kulesi, Süleymaniye, Fatih, Cerrahpaşa, Sultan Selim ve Edirnekapı Camii minarelerinden-Batı ufkuna bakılırdı. Yeni ay hilal şeklinde görülürse, Ramazan ayının başladığı ilan olunurdu. İslam’ın temel ibadetlerinden olan oruç ibadetinin zamanında yapılabilmesi için önem taşıyan hilalin gözlenmesi İslam memleketlerinde bir gelenek halini almıştı. Anadolu’da da gözetleme işi hemen her yerde yapılırdı. Hatta hilalin en iyi gözlenebildiği yerlere “Ay” ile ilgili isimler verilirdi. “Aygören” ve yine ay anlamına gelen “Bedre”, “Bedirköy”, “Bedirler”, “Bedirli”, “Bedir” gibi tepe ve köy isimleri bunların başlıcalarıydı.



Rüyet-i Hilal’i yapacak kişiler rastgele seçilmez, herkesin şahitliği de kabul edilmezdi. Bu kimselerde bazı şartlar aranırdı. Buna göre, adil, yalan söylemeyen ve herkesin güvenini kazanmış kişiler bu işi yaparlardı. Bunlar, Ramazan hilalini gördükleri vakit gelip şehrin kadısına şahitleriyle bildirirlerdi. Kadı, hilalin nasıl olduğunu, tam olarak nerde görüldüğünü, inceliğini ve kalınlığını tetkik eden soruların ardından orada bulunan bilirkişi heyetinin de onayından sonra, “ Oldur ki işbu sene-i erbaa ve ışrin ve elf (h.1024) Şa’banının yirmi dokuzuncu günü Çarşamba günü akşamı mah-ı Ramazanı Hüseyin bin Torbalı ve İbrahim Çelebi ibn Halil Efendi ve Mustafa bin İbrahim, bulut içinde gördük dedikleri kayd-ı sicil olundu” şeklinde rüyet-i hilal, kadı sicil defterine kaydedilirdi.

Kadı Şer'iye sicil defterlerinden bir sayfa
Hilalin görüldüğünü ilk haber veren şahitlere çeşitli hediyeler verilir. Ramazanın başladığına dair ariza Sadrazama gönderilmek üzere yola çıkarılır. O sırada İstanbul’da, Süleymaniye Camii minarelerinde hazır bekleyen mahyacılara haber verilerek “ Hoş geldin ya şehr-i Ramazan” cümlesini oluşturan kandilleri yakmaları istenirdi. Kandiller yanar yanmaz şehrin dört bir yanındaki bekçiler davullarını çalmaya başlar, civar köy ve kasabalara haber vermek üzere ulaklar yola çıkarılırdı. Sonunda ise şehir, yılın hiçbir akşamında olmayacak kadar canlanırdı.

Kaynaklar:
Ertuğrul Tarık Kara(Editör), Tarihte Ramazan, İzmir, 2006.
Balıkesir 694 No’lu Şer’iye Sicili
Ali Bayram-M. Sadi Çöğenli, Aylar ve Rü’yet-i Hilal, Erzurum, 1978.


Axact

Axact

Vestibulum bibendum felis sit amet dolor auctor molestie. In dignissim eget nibh id dapibus. Fusce et suscipit orci. Aliquam sit amet urna lorem. Duis eu imperdiet nunc, non imperdiet libero.

Post A Comment:

0 comments: