Articles by "Adnan Menderes"
Adnan Menderes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KEMAL KAPLAN - 20 ŞUBAT 2016

25 Yıldır muhafaza ettiğim Adnan Menderes fotoğraflarını yayınlamaya karar verdim. 

1950-1960 yılları arasında Menderes'in yurt gezilerinde, TBMM'de, yabancı konuklarla, Ayasofya ve Süleymaniye Camii restorasyonlarını tetkik ederken çekilmiş fotoğrafları.

25 yıl önce emektar bir fotoğrafçının bana emanet ettiği bu fotoğrafları paylaşmak gerektiğine inanarak yayınlıyorum.

Kart üzerinden dijital çekimlerini ben yaptığım için bazı fotoğraflar sorunlu oldu. 


















DİKKAT: TÜM HAKLARI SAKLIDIR. Fotoğrafların  izinsiz olarak BİR KISMI VEYA TAMAMININ her türlü ortamda kullanılması, 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu gereğince yasaktır. Sanal ortamda sadece link verilerek paylaşılabilir.




KEMÂL KAPLAN
31 Kasım 2015

Tarihin akışı içinde bilinen kahramanlar her zaman ön planda olmasına rağmen, olayların perde arkasında az bilinen ve tarihe mâl olmayan şahsiyetler, geçmişin sisleri içinde kaybolmuştur. Tarihi değiştiren olaylara imza atmış olsalar dahi  kimse bilmez.

Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı zaman dilimi içinde yer alan 1950-1960 DP hükümeti dönemi, kendine münhasır olaylar ve şahsiyetler açısından zenginlik arz eder.
Başbakan Adnan Menderes ve diğer DP'lilerin çapkınlığı ve yaşadığı yasak aşklar, çeşitli insanların türemesine sebep olmuştur.  (Menderes'in Ayhan Aydan ve Suzan Sözen ile yaşadığı ilişkilerin yanında, TBMM başkanı Refik Koraltan'ın imam nikahlı eşi olduğu söylenen Sevim Çağlayan ile de ilişki kurduğu bilinmektedir.)

Biz bu şahıslardan biri olan, ARİF HANOĞLU'na değineceğiz.

 Hanoğlu'nu tanımak 10 yıllık DP iktidarındaki ilişkileri anlamamız açısından bize ipuçları veriyor.

Arif Hanoğlu 1938 yılında deniz subayı iken, görevli olduğu Gölcük'te küçük kızların müstehcen fotoğraflarını çekmesiyle adı duyulur. 1944 yılına kadar görev aldığı yerlerde bazı kadınlarla yaşadığı ilişkiler, donanma içinde artık barınmasına olanak vermediği için istifa eder.

Hanoğlu, 1945 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ünlü 2. Şube'sinde çeşitli birimlerde görev alır. Burada adı çeşitli yolsuzluklara karışınca, Mersin'e tayin edilir.

1950 yılında Demokrat Parti iktidarından sonra emniyetten ayrılarak, politikaya atılan Hanoğlu, DP'nin İstanbul ilçe yönetimlerinde görev aldığı esnada, hükümetin ileri gelenleriyle tanışarak ilişkiler geliştirmiştir. (DP Kadıköy ilçe başkanlığı, Beyoğlu DP ilçe teşkilatı ikinci başkanlığı,  Erenköy, Çengelköy DP ocak başkanlığı yapmıştı.)

Arif Hanoğlu, dört kez evlenmişti. (Eşleri: Ayşe Baysan, Hurşide Bileda, Nahide Sarıca, Altan Karındaş) 

Bebek'te satın aldığı Villa Hanzade, dönemin melodram ve erotik filmlerinin çekildiği yer olarak ün yapmıştı.
Hanoğlu'nun cumhurbaşkanı Cemâl Gürsel dahil pek çok siyasi ile ilişkisi vardı.
Yassıada  Mahkemeleri'ni  takip ederek, Cumhuriyet Gazetesi'nde izlenim yazıları yazan Yaşar Kemâl, 1 Aralık 1960 tarihindeki gazete nüshasında,  "DP Albümü" başlıklı yazısında Arif Hanoğlu'ndan da bahsediyor:

Mahkeme başkanı dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Zeki Şahin'in kurduğu ilişkileri hayretle sıralarken, Şahin'e soruyor: "Buralara gelmek için sizin ne tahsiliniz, ne de mevkiiniz müsait, nasıl oluyor bu?"
Şahin cevaplıyor: "İlâhi Sayın Başkan. Şu DP idarecilerini bilmez gibi konuşuyorsun. Daha dün gazetelerde fotoğrafı çıktı, sayın Cumburbaşkanı Celâl Bayar seksüel prodüktör Arif Hanoğlu'yla dizdize değilmi idi?

Hanoğlu kartvizitinde kendini tanımlamak için 'seksüel prodüktör' ibaresini  kullanıyordu.



Fuhşa teşvik, öldürmeye teşebbüs ve şantaj iddiası ile bir süre önce tevkif edilen Arif Hanoğlu, dün İkinci Ağır Ceza Mahkemesinde başlıyan duruşması sonunda, iki bin lira nakdi kefaletle tahliye olunmuştur. (23 Haziran 1961 Hürriyet)


UÇKUR DENGESİ

Politikacıların uçkur düşkünlüğü, arz-talep dengesinin diğer ucundaki isimlerin yıldızını parlattı.

Tuncay Özkan, Bir Gizli Servisin Tarihi adlı kitabında bu yıldızlardan söz ediyordu:
"O zamanlar tıfıl bir gazinocu olan Fahrettin Aslan, hangi milletvekili nerede, kiminle yatmış, ne yapıyor, ne konuşuyor, ne iş yapıyor gibi bilgilerin bulunduğu dosyaları, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'a* iletir. Gökay da bunları başvekil Adnan Menderes'e gönderirdi."

Eski MİT'çi Mehmet Eymür de, ATİN adlı web sitesinde 2003 yılında Mehmer Ağar'ı anlattığı, 'Ağar Roman' adlı dizi yazısında Fahrettin Aslan için şunları söylemişti:
"Fahrettin Aslan İstanbul polisine yabancı bir isim değildi. İstanbul Asayiş Şubesinde kalınca bir dosyası vardı. Küçük yaşlarda homoseksüellikten, daha sonraki yıllarda ise randevu evi işletmek, fuhuş gibi nedenlerle çeşitli kereler gözaltına alınmıştı. Bilahare Gazinoculuğa başladı ve “Gazinocular Kralı” lakabını aldı. O artık güçlü kişilere yaptığı servisler ve yerüstü ile yeraltı arasındaki aracılığı sayesinde cemiyette saygın bir yer elde etmiş ve 'Fahrettin Bey' diye anılıyordu. Saygın kişi olunca İstanbul Emniyeti’ndeki dosyası da kayboluverdi."



 * Fahrettin Kerim Gökay 33. derece Mason, Gül ve Haç Teşkilatı üyesi ve Manevi Cihazlanma Derneği kurucularındandır. Lionsların en büyük ödülü, 'Fahrettin Kerim Gökay' adıyla verilir.


Merhum Adnan Menderes zamanında 16.06.1950'de Mecliste bir karar alınır.[1]Kararda Türkce Ezan okuma yasağının kaldırılacağına dair kanun çıkar.[2]Ezan 18 yıl süren hasretten sonra aslına ''Muhammedî'' kimliğine kavuşur.

Türkce Ezan,hutbe,kamet ilk olarak 1932 yılında okunmuştu.[3]Falih Rıfkı Atay Ezanın ve tekbirin Türkçe'ye çevrilmesinde Atanın bizzat çalıştığını bilirim.Atatürk sağ kalsaydı çoktan Kur'anı da türkçe okutacaktı[4] diyordu.

CHP döneminde Türkçe'ye çevrilen Ezan'ı güya herkez Ezanın manasını anlıyacaktı.Anlıcayacaktı anlamasına ancak Ezan tamamiyle Türkçe'ye çevirilmemişti.Türkce Ezan içinde geçen ''Felah''kelimesine dokunulmamıştı.O kısmı ''haydin Felaha''olarak bırakılmıştı.[5]Acaba neden bu kısım ''Haydin Felaha'' olarak okunuyordu?Amaç neydi?

Öncelikle Felah ne demektir onu inceliyelim.''Felah'' Arapca karşılığı ''Kurtuluş'' manasındaydı.Yani türkce Ezan karşılığı ''Haydin kurtuluşa'' diye okunacaktı.Düşününki bir Hoca günde beş defa ''Haydin kurtuluşa'' diye Minareden Ezan okuyor.

CHP'nin amacı belli olmuştu.Namazı bir kurtuluş olarak göstermek istemiyordu.

kaynaklar:
[1]T.B.M.M. TUTANAK DERGİSİ 16.06.1950
[5]1932 yılında Fatih Camii'nde okunan ilk Türkçe Ezan kaydı.Kendi Sesinden Hafız Sadettin Kaynak adlı 1993 yapımı plak.
3 Mart 1924 tarihinde 431 numaralı kanun ile hanedan mensupları dönüşü olmayıp sadece gidişi olan bir pasaportla  bir yolculuğa yollanmış sınır dışı edilmişti.(1)

Merhum Adnan Menderes 1952 yılında NATO toplantısı için Fransa'ya gider.Bir ara Paris büyükelçisini yanına çağırarak;Osmanoğulları ailesinin Paris'te yaşadığını ve ne yiyip ne içdiğini sorar.

Büyükelçi bilgisinin olmadığını söylemesi üzerine Adnan Menderes Büyükelçiye 24 saat mühlet verir.Bir müddet sonra büyükelçi adresle gelir.

Hanedanın ziyaretine giden  Menderes, gördükleri karşısında çılgına döner.Devlet-i Aliye'nin ulu Hakanı Sultan Abdülhamid Han'ın 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar.

Menderes gözyaşlarını tutamaz. Şefika Sultan'ın ellerine sarılır ve af diler.

Menderes Türkiye'ye döner dönmez doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a çıkar.

- "Osmanlı hanımlarını bulaşık yıkarken gördüm. Onların Türkiye'ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım" der. 

Celal Bayar da;
- "Adnan Bey sus! Sakın bu konuyu bir daha başka yerde açma, malum gazeteler tahrikiyle silahlı kuvvetlerin içindeki cunta Türkiye'de ihtilal yapar" der.

Menderes cebinden çıkardığı bir mektubu masanın üzerine bırakarak dışarı çıkar.

Mektupta şunlar yazılıdır:
- "Analarının ve babalarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes."

Menderes'in istifadan vazgeçmesi için epeyce uğraşılır ve hanedan hanımlarının yurda dönmelerine izin verilmesi şartıyla Menderes istifadan vazgeçer.

Ancak daha sonra Adnan Menderes'e bunun hesabını soracaklardır.(2)

Menderes'in istifa haberi devlet içinde şok meydana getirdi. Yakınlarının ve bazı devlet erkânının araya girmesiyle Adnan Menderes istifasını geri almaya razı edildi. 

16.06.1952 tarihinde 3 Mart 1924 tarihli 431 numaralı kanunun 2. maddesinin değiştirilmesi ve aynı kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki kanun kabul  edilir.Resmi gazetede 5958 nolu kanun ile 23.06.1952'de yayınlanır.Bu kanunda Osmanoğullarından sadece kadınların Türkiye’ye dönmelerine izin verilir.

Madde 2 de ''Mülga Hilafet ve münderis osmanlı Sultanı Hanedanının Padişahlar sulbünde olan erkek azası ve bunların erkek füruu Türkiye'ye gelmek ve Türkiyeden transit olarak geçmekden memnudur.Bunların dışında kalanlar Türkiye'ye gelebilirler.''demektedir.(3)

Daha sonra 15.05.1974 tarihinde kabul edilen 1803 nolu kanun 18.05.1974 tarihinde resmi gazetede yayınlanır.

Bu kanunla da hanedana mensup erkeklerin de ülkeye dönmelerine izin verilmiştir.

Madde 8: 16.06.1952 tarih ve 5958 sayılı kanunla tadil edilen 3 Mart 1924 (hicri 26 Recep 1342) (rumi 3 mart 1340) sayılı kanunun 2,3,4ve 5. maddelerinin yürürlükten kaldırılmıştır.bu durumdan istifade etmek isteyen erkek mensuplar hakkında 431 sayılı kanunu tadil eden 5958 kanun gereğince kadın mensuplara tanınan haklar uygulanır.(4)
“Hilâfetin ilgâ ve Hanedan-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti  memalikiharicine çıkarılmasına dair  431 sayılı  kanun”un 2. maddesinin değiştirilmesi ve aynı kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki kanun 
Kabul tarihi 16.06.1952
resmi gazete yayın tarihi 23.06.1952
kanun no 5958
(3)
*******************************************
23.06.1952 tarihli resmi gazetede yayınlanan 16.06.1952 tarih ve 5958 sayılı kanunla tadil edilen 3 Mart 1924 (hicri 26 Recep 1342) (rumi 3 mart 1340) sayılı kanunun 2,3,4ve 5. maddelerinin yürürlükten kaldırıldığına,bu durumdan istifade etmek isteyen erkek mensuplar hakkında 431 sayılı kanunu tadil eden 5958 kanun gereğince kadın mensuplara tanınan hakların uygulanacağına dair resmi gazete.
(Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında Kanun)
kabul tarih:15.05.1974
resmi gazete yayın:18.05.1974
sayı:14890
kanun no:1803
(4)
*******************************************
Kaynaklar:
Dönem:Demokrat Parti
Cumhurbaşkanı:Celal Bayar
Başbakan:Adnan Menderes

1941 yılında CHP döneminde çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiştir. Değişikliğe göre, arapça ezan ve kamet okuyanlar üç aya kadar hafif hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezasile cezalandırılırlar.(1)

14 Mayıs 1950'de yapılan seçimde DP iktidar olur.Adnan Menderes'in ilk icraatlarından bir tanesi  Ezan'ı Türkçe'den Arapçaya çevirmek olur.

4 Haziran 1950'de Zafer gazetesi baş muhabiri Mümtaz Fenik'in sorduğu bir suale karşı Başbakan Adnan Menderes:
-...Ezan'ın Türkçe okunmasına mukabil Cami-i içinde bütün ibadet ve duaların Din dilinde okunması garip bir tezat teşkil eder gibi görünür.... Şimdi meselenin laiklik ve vicdan hürriyeti bakımından halline sıra gelmiştir.Dini siyasete karıştırmamak ve Dini ibadetler nizamına ve umumi adaba aykırı olmamak şartile herkesin dini vecibe ve ibadetlerini serbestce yerine getirebilmesi vicdan hürriyeti icabındandır.Vicdan hürriyeti de,diğer hürriyetler gibi vatandaşın tabii hakkı olarak kabul olunmadıkça laik devlet pirensibinin tahakkuk ettirilmesine imkan görülemez.Parti programımızda da vicdan hürriyeti ve laiklik esası bu anlayışa göre tesbit edilmiştir...Tekrar edelimki,irticaa,taassuba,gericiliğe karşı mücadeleyi ancak pirensiplere sıkı sıkıya bağlı kalmakla mümkün görüyoruz...(2)

Ezan tasarısı 14.06.1950'de hazırlanıp 15.06.1950'de Meclise sunulur.(3)16.06.1950'de Meclis'te görüşülür.(4)Ve aynı gün kabul edilip 17.06.1950'de Resmi gazetede yayınlanır.(5)

15.06.1950'de Meclise sunulan 526 nci maddesinin ikinci fıkrasının değiştirileceğine dair komisyon raporu
(3)

T.B.M.M. TUTANAK DERGİSİ 16.06.1950
(4)

 Türk Ceza Kanununun 526 nci maddesinin değiştirilmesi hakkında Kanun 
Kabul tarihi:16.06.1950
Kanun no:5665
Sayı:7535
Resmi gazete yayın tarihi:17.06.1950
(5)

(6)

Kaynaklar:
CHP iktidarında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile de ezanın sadece Türkçe okunmasına karar verilmişti.

İlk Türkçe ezan, 3 Şubat 1932'de Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde okunmuştu.

 Tam 18 yıl boyunca memleketimizde ezanın Türkçe olarak okunması icbar edildi, Arapça okuyan bir çok hoca görevinden alındı,

Ta ki DP iktidarında ve 16 Haziran 1950 tarihinde kabul edilen kanunla ezanın okunmasında kullanılacak dil serbest bırakıldı, Arapça okundu ve bu unutulmayacak tarihimizin ayıbı da sona ermiş oldu.

**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
**************************************************************************
 **************************************************************************