KEMÂL KAPLAN
31 Kasım 2015
Tarihin akışı içinde bilinen kahramanlar her zaman ön planda olmasına rağmen, olayların perde arkasında az bilinen ve tarihe mâl olmayan şahsiyetler, geçmişin sisleri içinde kaybolmuştur. Tarihi değiştiren olaylara imza atmış olsalar dahi kimse bilmez.
31 Kasım 2015
Tarihin akışı içinde bilinen kahramanlar her zaman ön planda olmasına rağmen, olayların perde arkasında az bilinen ve tarihe mâl olmayan şahsiyetler, geçmişin sisleri içinde kaybolmuştur. Tarihi değiştiren olaylara imza atmış olsalar dahi kimse bilmez.
Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı zaman dilimi içinde yer alan 1950-1960 DP hükümeti dönemi, kendine münhasır olaylar ve şahsiyetler açısından zenginlik arz eder.
Başbakan Adnan Menderes ve diğer DP'lilerin çapkınlığı ve yaşadığı yasak aşklar, çeşitli insanların türemesine sebep olmuştur. (Menderes'in Ayhan Aydan ve Suzan Sözen ile yaşadığı ilişkilerin yanında, TBMM başkanı Refik Koraltan'ın imam nikahlı eşi olduğu söylenen Sevim Çağlayan ile de ilişki kurduğu bilinmektedir.)
Biz bu şahıslardan biri olan, ARİF HANOĞLU'na değineceğiz.
Hanoğlu'nu tanımak 10 yıllık DP iktidarındaki ilişkileri anlamamız açısından bize ipuçları veriyor.
Arif Hanoğlu 1938 yılında deniz subayı iken, görevli olduğu Gölcük'te küçük kızların müstehcen fotoğraflarını çekmesiyle adı duyulur. 1944 yılına kadar görev aldığı yerlerde bazı kadınlarla yaşadığı ilişkiler, donanma içinde artık barınmasına olanak vermediği için istifa eder.
Hanoğlu, 1945 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ünlü 2. Şube'sinde çeşitli birimlerde görev alır. Burada adı çeşitli yolsuzluklara karışınca, Mersin'e tayin edilir.
1950 yılında Demokrat Parti iktidarından sonra emniyetten ayrılarak, politikaya atılan Hanoğlu, DP'nin İstanbul ilçe yönetimlerinde görev aldığı esnada, hükümetin ileri gelenleriyle tanışarak ilişkiler geliştirmiştir. (DP Kadıköy ilçe başkanlığı, Beyoğlu DP ilçe teşkilatı ikinci başkanlığı, Erenköy, Çengelköy DP ocak başkanlığı yapmıştı.)
Arif Hanoğlu, dört kez evlenmişti. (Eşleri: Ayşe Baysan, Hurşide Bileda, Nahide Sarıca, Altan Karındaş)
Arif Hanoğlu, dört kez evlenmişti. (Eşleri: Ayşe Baysan, Hurşide Bileda, Nahide Sarıca, Altan Karındaş)
Bebek'te satın aldığı Villa Hanzade, dönemin melodram ve erotik filmlerinin çekildiği yer olarak ün yapmıştı.
Hanoğlu'nun cumhurbaşkanı Cemâl Gürsel dahil pek çok siyasi ile ilişkisi vardı.
Hanoğlu'nun cumhurbaşkanı Cemâl Gürsel dahil pek çok siyasi ile ilişkisi vardı.
Yassıada Mahkemeleri'ni takip ederek, Cumhuriyet Gazetesi'nde izlenim yazıları yazan Yaşar Kemâl, 1 Aralık 1960 tarihindeki gazete nüshasında, "DP Albümü" başlıklı yazısında Arif Hanoğlu'ndan da bahsediyor:
Mahkeme başkanı dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Zeki Şahin'in kurduğu ilişkileri hayretle sıralarken, Şahin'e soruyor: "Buralara gelmek için sizin ne tahsiliniz, ne de mevkiiniz müsait, nasıl oluyor bu?"
Şahin cevaplıyor: "İlâhi Sayın Başkan. Şu DP idarecilerini bilmez gibi konuşuyorsun. Daha dün gazetelerde fotoğrafı çıktı, sayın Cumburbaşkanı Celâl Bayar seksüel prodüktör Arif Hanoğlu'yla dizdize değilmi idi?
Hanoğlu kartvizitinde kendini tanımlamak için 'seksüel prodüktör' ibaresini kullanıyordu.
UÇKUR DENGESİ
Politikacıların uçkur düşkünlüğü, arz-talep dengesinin diğer ucundaki isimlerin yıldızını parlattı.
Tuncay Özkan, Bir Gizli Servisin Tarihi adlı kitabında bu yıldızlardan söz ediyordu:
"O zamanlar tıfıl bir gazinocu olan Fahrettin Aslan, hangi milletvekili nerede, kiminle yatmış, ne yapıyor, ne konuşuyor, ne iş yapıyor gibi bilgilerin bulunduğu dosyaları, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'a* iletir. Gökay da bunları başvekil Adnan Menderes'e gönderirdi."
Eski MİT'çi Mehmet Eymür de, ATİN adlı web sitesinde 2003 yılında Mehmer Ağar'ı anlattığı, 'Ağar Roman' adlı dizi yazısında Fahrettin Aslan için şunları söylemişti:
"Fahrettin Aslan İstanbul polisine yabancı bir isim değildi. İstanbul Asayiş Şubesinde kalınca bir dosyası vardı. Küçük yaşlarda homoseksüellikten, daha sonraki yıllarda ise randevu evi işletmek, fuhuş gibi nedenlerle çeşitli kereler gözaltına alınmıştı. Bilahare Gazinoculuğa başladı ve “Gazinocular Kralı” lakabını aldı. O artık güçlü kişilere yaptığı servisler ve yerüstü ile yeraltı arasındaki aracılığı sayesinde cemiyette saygın bir yer elde etmiş ve 'Fahrettin Bey' diye anılıyordu. Saygın kişi olunca İstanbul Emniyeti’ndeki dosyası da kayboluverdi."