Articles by "İsmet İnönü"
İsmet İnönü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KEMÂL KAPLAN
14 Haziran 2015

Tarihe 'Thornburg Raporu' olarak geçen ve Türkiye'nin adeta kaderini belirleyen rapor; Amerika'nın önde gelen petrol şirketi Standard Oil yetkilisi Max Weston Thornburg’un, Graham Spry ve George Soule tarafından yazıldı. Rapor ilki 1949 yılında, 'Türkiye Nasıl Yükselir?' ikincisi 1950 yılında, 'Türkiye’nin Ekonomik Durumunun Tenkidi' adlı iki çalışmayı içeriyor. Rapora göre:

Karabük Demir-Çelik fabrikası gibi yatırımlar eleştiriliyor. Türkiye'nin ağır sanayi yerine hafif sanayi ve tüketim mallarına yönelik üretim yapması gerektiği vurgulanıyor. Kömür üretiminin yerli sanayi için değil, batı sanayisi için ihraç edilmesi gerektiği, makina sanayiinin gereksiz olduğu, lokomotif ve traktör üretimi için ABD'den istenen kredinin verilmemesi gerektiği söyleniyor. Bunun yanında makina ve sanayi ürünlerinin düşük fiyata Amerika'dan ithal edilmesi öneriliyor. Karayoluna öncelik verilip Türkiye'nin tarıma ağırlık vermesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Rapor ABD dayatmalı; Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri tarafından uygulanıyor.

Bağımlılığın ve yabancı yardımının ibret verici olayı 1964 yılında patlar. 1947'den itibaren Türkiye'ye askeri yardımda bulunan ABD, Kıbrıs'ta olaylar nedeniyle Türkiye'nin müdahale edeceğini düşünerek, başbakan İsmet İnönü'ye bir mektup gönderir. 5 Haziran 1964 tarihli, ABD başkanı Lyndon Johnson imzalı mektupta; hibe edilen uçak ve askeri teçhizatın ABD'nin izni olmadan Kıbrıs'ta kullanılamayacağı yazıyordu. Olayın ardından İnönü'nün itirafı gelir: "Amerikanın sorumluluğuna inanıyordum, yanılmışım."
İş işten geçmiş uçak fabrikaları kapatılmıştır. Hâtta bomba fabrikaları bile... (Kemâl Kaplan - Anadolu Lojistik Tarihi)

ABD aynı oyunu PKK ile mücadelede de oynamıştır. ABD hibe ettiği silahları, PKK karşı kullanılmasını istememiştir.
Kemal  Atatürk imzalı Bediüzzaman'ın Kastamonuya sürgün edilmesi ile alakalı 25.01.1935 tarihli Bakanlar kurulu kararı
''...Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I.Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!''

İsmet Paşa,bravo sesleri ve alkışlarla karşılanan bu sözlerine şunları ilave etti:

''Herhangi bir halife ananeten,fikren ve şeklen,usulen ve sarahaten,Türkiye mukadderatında alakadarmış gibi vaziyet almak isterse Türkiye ricalini tahlif edermiş, iltifat edermiş gibi bir zihniyet ile düşünürse,bunları memleketin hayatiyle ve mevcudiyetiyle zıddı tam addedeceğiz hareketlerini hıyaneti vataniyye addedeceğiz...''

Kaynak:
Nutuk,Kemal Atatürk,Türk Devrim Tarihi Enstitüsü,1920-1927,Cilt-2,Milli Eğitim Basımevi-İstanbul,Başlık:İsmet paşa'nın mecliste Rauf Bey'e cevapları,Sayfa:843
Bakanlar Kurulu 24/8/1949 tarihli toplantısında Dışişleri Bakanlığının 24/3/1949 tarihli ve 35970/115 sayılı yazısı üzerine bir karar alır.

Bu karar;Sultan Abülhamit'in Filistin'in kendilerine satılması karşılığında Osmanlı'nın bütün borçlarını tasfiye etmeyi taahhüt eden Yahudilerin önderi Theodore Herzl'a.

-Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!

diyerek red ettiği ancak 1949 yılında Türkiye'nin İsrail Devletinin derhal tanınması kararıdır.[1]
İsrail Devleti'nin Türkiye tarafından tanınmasına dair resmi gazetede yayınlanan karar.
Resmi Gazete Yayın Tarihi:1 Nisan 1949
Bakanlar kurulu Kararları
Karar sayısı:8942
İsrail Devletinin derhal tanınması; Dışişleri Bakanlığının 24/3/1949 tarihli ve 35970/115 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulunun 24/8/1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır.
[1]

İnönü’den sonra imzası olanlar arasında adı sıklıkla yolsuzluklarla gündeme gelen CHP’li Sefa Sirmen’in amcası dönemin Adalet Bakanı Fuat Sirmen de var.

Diğer imzacılar:

Başbakan Şemsettin Günaltay, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, Devlet Bakanı Nurullah Esat Sümer, Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas, Dışişleri Bakanı Necmettin Sadık Sadak, Milli Savunma Bakanı Hüseyin Hüsnü Çakır, İçişleri Bakanı Mehmet Emin Erişgil, Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal, Milli Eğitim Bakanı Hasan Tahsin Banguoğlu, Bayındırlık Bakanı Hasan Şevket Adalan,  Ekonomi ve Ticaret Bakanı Vedat Dicleli,  Sağlık Sosyal Yardım Bakanı Kemali Bayazıt, Gümrük ve Tekel Bakanı Fazıl Şerafettin Bürge, Tarım Bakanı Ali Cavit Oral, Ulaştırma Bakanı Kemal Satır, Çalışma Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, Ticaret Bakanı Mustafa Münir Birsel

Cumhuriyet gazetesine ait bir başlık:İsrail Devletini resmen tanımaya karar verdik.Bu devletin ortaşarkta bir genişleme ve tecavüz unsuru değil,bir sulh ve sükûn âmili olmasını temenni ederiz.[2]

Cumhuriyet gazetesi:İsrail'i tanımamız Musevileri sevindirdi.Bu arada bazı zengin Museviler,İsrail konsolonsluğu yapmak üzere Gümüşsuyundaki Alman sefarethanesini satın almak için teşebbüslere girişmişlerdir.[3]

Cumhuriyet gazetesi:Yunanistan,İsrail'i bilfiil tanıdı.Dış işleri bakanlığı daimi müsteşarı Panayotis Pipinelli Yunan hükümetinin İsrail hükümetini bilfiil tanıdığını bildirmiştir.[4]

Kaynaklar:
[1]Resmi gazete 01.04.1949
[2]Cumhuriyet gazetesi 29.03.1949
[3]Cumhuriyet gazetesi 30.03.1949
[4]Cumhuriyet gazetesi 18.03.1949
“Şapka inkılâbından sonra diğer bir arkadaşımızın, Ankara valisi Yahya Galip Beyin bir ziyaretini hatırlarım. Aynı zamanda mebus (milletvekili) olarak bulunan Yahya Galip Bey de çok yakınımızdı. Bir teklifi vardı. Nedir? dedim.

- Şapkanın orta yerine bir ay-yıldız koyalım. Diğer milletlerden farkımız belli olur? dedi. Teklifi bu. Yahya Galip Beye:

- Canım biz bunları farkımız olmasın diye yapıyoruz. Sen ne teklif ediyorsun, tarzında çıkıştım..”[1]

Kaynak:
[1]İsmet İnönü hatıralar 2. Kitap Bilgi Yayınları Birinci Basım Kasım 1987 Sayfa 209
Ayrıca:CHP Ulus gazetesi 5 Nisan 1968 tarihli nüsha

"Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4; Müsned, 2/50)

"Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” (Tirmizî, İstizan, 7)
CHP döneminde 15 Kasım 1935 tarihinde 2845 numaralı bir kanun çıkartılır.
Bu kanun maddesinde:(Tasnif harici kalacak cami ve mescitler usul ve mevzuata göre kendilerinden başkaca istifade edilmek üzere kapatılır.) hükmü vardı.(1)

Bu tarih itibari ile bir çok Cami-i kapatılır,yıktırılır,satılır,müzeye çevirilir.(2)

Cami kapatmak ve başka amaç için kulanmak üzere çıkan Kanun
kabul tarihi:15.11.1935
Kanun no:2845
 Resmî Gazete yayın tarih:22 teşrinisani(Kasım)1935
(1)
***************************************************

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 
5. Dönem 6. Cilt 3. Birleşim - Sayfa 56
(3)
***************************************************
Allah'ın mescitlerini, içlerinde Allah'ın isminin anılmasından meneden ve onların harap olmalarına çalışan kimselerden daha zâlim kim olabilir! İşte bunlar, oralara korka korka girmekten başka birşey yapmazlar. Bunlara dünyada perişanlık, ahirette de büyük bir azap vardır.(4)

Müşrikler kendi inkârlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah'ın mescidlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalacaklardır.(5)

Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.(6)

 ...Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kılmana daha layıktır. Onun içinde günahlarından arınmayı seven kişiler vardır. Allah da arınmış, ak pak olmuş olanları sever.(7)

Şüphesiz ki, mescitler hep Allah içindir, o halde Allah'ın yanında başka birine dua etmeyin!(8)

Kim Allah için bir ev inşa ederse (mescit yaparsa) Allah’ta cennet’te onun için bir ev yapar(9)

Mescidler yeryüzünde Allah’ın evleridir. Gökteki yıldızların  yer ehlini aydınlattıkları  gibi, onlarda gök ehlini aydınlatırlar.(10)

Ben yeryüzü halkına azap etmeyi murat ettiğimde mescitleri inşa, tefriş, tamir ve tenvir edenleri, benim rızam için sevişenleri ve seher vakitlerinde istiğfar edenleri görünce onlara azap etmekten vazgeçerim.(11)

Bir kimsenin mescide alakasını görürseniz, onun mü’min olduğuna şehadet edin, zira Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar ederler.(12)

Mescidler yeryüzünde Allah’ın evleridir. Gökteki yıldızların  yer ehlini aydınlattıkları  gibi, onlarda gök ehlini aydınlatırlar.(13)

kaynaklar:
(10)Heysemi, Mecmeuz-Zevaid 117
(11)İlahi Hadisler DİB. Yayınları Hasan Hüsnü Erdem 1982, Sayfa 28
(12)Tirmizi, Tefsir, Sure 2. H. No 3092
(13) Heysemi, Mecmeuz-Zevaid 117
Dönem:Cumhuriyet Halk Partisi 
Cumhurbaşkanı:İsmet İnönü
Başbakan:Refik Saydam(1)

1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiştir. Değişikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler, üç aya kadar hapsedilecek veya 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyeceklerdi.

madde  526:Sâlahiyetli makamlar tarafından adlî muameleler dolayısıle yahut âmme emniyeti veya âmme intizamı veya umumî hıfzıssıhha mülâhazasile kanun nizamlara aykırı olmıyarak verilen bir emre itaat etmiyen veya bu yolda alınmış bir tedbire riayet eylemeyen kimse,fiil ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde,bir aya kadar hafif hapis veya elli liraya kadar hafif para cezasıle cezalandırılır.

Şapka iktisası hakkında 671*sayılı kanunla Türk harflerinin  kabul ve tatbikına dair 1353*sayılı kanunun koyduğu memnuiyet veya mecburiyetlere muhalif hareket edenler veya arapça ezan ve kamet okuyanlar üç aya kadar hafif hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezasile cezalandırılırlar.(2)

Türk Ceza Kanununun bazı maddelerini değiştiren kanun 
Kabul tarihi:02.06.1941
Kanun no:4055
Sayı:4827
madde:526
Resmi gazete yayın:06.06.1941
(2)



kaynaklar:
(1)wikipedia:(cumurbaşkanı)   (Başbakan)
Arap Harfleri ile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar ve bu dershanelerde tedrisatta bulunanlar için 1 mart 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununu çıkar.

Bukanun(526):Her kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.(1)

Daha sonra 1 Kasım 1928 tarih ve 1353 numaralı kanun çıkar. Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak geçilir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edilir.

Bu kanunun dokuzuncu maddesi:Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.(2)

23/12/1931'de Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar için kararname çıkar.

Çıkan bu kararnamede dersane açanlar için 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununun 526. maddesi uygulanacağı (Her kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur) 1932 tarihli resmi gazete ile bildirilir.(3)

4.11.2004 tarihinde 5252 kanun nolu Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıkar.

madde 12/b ile 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılır.(4)

Harf devriminin asıl amacı okuma yazma oranını yükseltmekmiydi?Yoksa tarihimizden bizi koparmak geçmişe dair biz iz bırakmamakmı? 

1935 yılında bir kanun çıkar ve evrak imhası kararlaştırılır.Bir komisyon teşkil edilir.Heyet  926 senesine kadar biriktirilmiş Devlet'e ait evrak listesini hazırlar.İmhasına karar verilen evrak ya burada yakılır ve yahut hamur haline konulması için İzmit kağıt fabrikasına gönderilir.(5)

İstanbul Defterdarlığı’nın zemin katlarında depolanan Maliye Nezareti’ne ait evraklar “evrak-ı perişan” yani kullanılamaz kabul edilerek ihale ile kağıt hamuru yapılmak üzere satışa çıkartılır.(6)

Türk tarih encümeni bazı arapça tarihi ıstılahların tebdiline karar verir.Müzelerdeki etiketler değiştirilir.(7)

Artık ne Devlet daireleri,ne postaneler,nede hususi yerler eski harflerle yazılmış hiç birşeyi kabul etmez.(8)

 National Geographic’in Ocak 1929 tarihli sayısında kapaktan bir başlıkla duyurulan haberin başlığı:
 “Türkiye okula gidiyor” (Turkey Goes to School) şeklindeydi.(9)

Bir Konyalı’nın 4 Haziran 1931 tarihli “Son Posta” gazetesine yazdıklarında.
“Koridor harman halinde dökülmüş kâğıtlarla dolu idi. Arkada yüzlerce torba kâğıt yığılmıştı. Torbaların üzerine çıktım. Çok kıymetli vesikalar, defterler göze çarpıyordu…”
Muallim Cevdet’in taşınırken yere düşen ve sokaktaki çocuklar tarafından toplanan belgelerden her birine 5 kuruş ödeyerek satın aldığı belgelerden bazıları:
1. Viyana seferine dair parçalanmış yol masrafı defteri.
2. Uygurca metinlerin çözülmesi için hayati değerde bir anahtar.
3. Orhaniye zırhlısının mühimmat defteri.
4. Sırbistan’da ilk fethettiğimiz Niş Kalesi’ne ait kayıtlar.
5. Gazi Mihal evladının Plevne’deki vakfına ait bir kayıt.
6. 1700’lü yılların başına ait Hatice Sultan’ın mührünü taşıyan bir mutfak defteri ki, o dönemdeki yemeklerin nasıl yapıldığını vs. öğrenmek için birinci el kaynak.
7. Maliye memurlarının mühürleriyle vergi nişanlarını içeren bir defter.
8. Divan edebiyatının yıldızlarından Şeyh Galib’in evlatlarına verilen bir ferman ve daha neler neler…(10)

İsmet İnönü'nün ise kendi ağzından, harf devriminin asıl amacı:

"Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir.Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik.Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak,dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı."(11)

Kütüphaneleri yakmaya gerek kalmadı

Meşhur İngiliz Tarihçisi Arnold Tonybee  “A Study of Hıstory” (Tarihi bir çalışma) isimli kitabında Harf İnkılâbını değerlendirerek “Türkler harf inkılâbıyla kendi kaynaklarına el atmak husûsunda yabancılardan farksız oldular” demekte ve şöyle devam etmektedir:
Günümüzde Hitler, kendi düşüncesine karşı olan bütün ilmî hazîneleri kökten yok edip kaldırmanın yolunu tutmuştur. Ne var ki, matbaanın îcadı bu faaliyetleri bir nevi imkansız hâle getirmiştir.
Hitler’in çağdaşı olan Mustafa Kemal ise, hedefini gerçekleştirmek için en başarılı ve en akıllı yolu seçmiştir. Türkiye’nin başkanı, vatandaşlarının eskiden mîras aldıkları kültür ve medeniyetin havasından kafalarını kurtarıp çok kuvvetli bir şekilde batı medeniyetinin potası içinde şekil almalarını istemiştir. Böylece alfabenin değişimi, kütüphânelerin yakılması yerine geçmiştir.
Bundan sonra Türk kütüphânelerini yakmaya lüzum kalmamıştır. Çünkü harf inkılâbıyla bu hazineler örümceklerin yuva yaptığı raflarda kapanıp kalmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Ancak çok yaşlı hocalar ve ihtiyarlar, onları okumak lüzûmunu hissedecektir.(12)

Peki Osmanlılar okur-yazar değilmiydi?

1908-1914 arası sadece İstanbul gazetelerinin günlük tirajı 100 binin epeyce üzerindedir. Taşra gazeteleri de canlıdır..



1928’de İstanbul ve Ankara gazetelerinin (zaten yeni rejim, yüzlerce gazeteden sadece üçüne izin vermiştir) tirajı 19.700’dür. Bu, Osmanlı devrinden daha düşük bir seviye demektir. Cihan Harbi’nde okumuş kitlenin cephelerde eritilmesi bir yana; harf inkılâbı sayesinde “okur-yazar” kesim, bir günde “okumaz-yazamazkesim Haline gelmistir..
(13)


Osmanlı zamanında okul  yokmuydu?Sadece Sultan Abdülhamit Han döneminde yapılanlar:

*İşitme Engelliler Okulu, II.Abdülhamid tarafından kurulan (1902) Yıldız Sağırlar Okulu(14)
*II. Abdülhamid'in Pekin'de yaptırdığı Hamidiye Üniversitesi
*II. Abdülhamid Han tarafından kız çocuklarının eğitimi için açılan Fuzuyat-ı Hamidiye mektebi
*1869 yılında devlet tarafından yaptırılan ve Rüştiye Mektebi adıyla açılan *1898 de İnas (kızlar) Mektebi adını alan okul, işgalde kadrosu ve ismiyle birlikte  Cumhuriyet Okuluna taşınmış 1936 da adı İSTİKLAL İLKOKULU olmuştu.(15)
*Mülkiye(Siyasal Bilgiler), Fakülte düzeyine getirilerek açıldı
*Hukuk Fakültesi açıldı
*Muhasebat Divanı(Sayıştay) kuruldu
*Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı
*Ticaret Fakültesi açıldı
*Yüksek Mühendislik Fakültesi açıldı
*Dârülmuallimât(Kız Öğretmen Okulu) açıldı
*Bütün yurtta İdadiler(Lise) açılmaya başlandı
*Halkalı Ziraat ve Veterinerlik Fakülteleri açıldı
*Aşiret Okulu açıldı
*Bütün yurtta Rüşdiyeler(Ortaokul) açılmaya başlandı
*Maden Fakültesi açıldı
*Şam Tıp Fakültesi açıldı
*Haydarpaşa Askeri Tıp Fakültesi açıldı(16)

1869 yılında ilan edilen Maarif-i Umumiye Nizamnamesi:

*Her mahalle ve köyde en az bir sıbyan mektebi kurulacak.
*Hıristiyan ve Müslümanlardan oluşan karışık topluluklarda ise her toplum için ayrı bir okul açılacak.
*İki sıbyan mektebi bulunan bölgelerde mekteplerden biri erkekler için diğeri ise kızlar için tahsis edilecek. 
*Tek mektep varsa erkek ve çocuklar bir arada eğitim görecekler ancak karışık oturmayacaklardır.
*Nizamnameye göre ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir ve bu kurala uymayan aileler de para cezasına çarptırılacaklardır.
*Ayrıca 500 evi geçen yerlerde bir rüştiye mektebi açılacaktır.
*İstanbul’da bir Darü’l-fünûn kurulacaktır.(17)

Bir taraftan evraklar imha ediliyor,diğer taraftan üç kuruşa evraklar yabancılara satılıyor.Bir taraftan da harf inkilabı yapılıyor.


Sonuç:

Eline aldığı geçmiş bir gazeteyi,haberi,fermanı,Milli Marşı olan İstiklal marşını bile okuyamayan bir toplum.Diğer taraftan Tarihi üç kuruşa satılıp yerine yalan bir tarih uydurup onunla büyütülen bir nesil.

Osmanlı bu alfabeyi kullanarak asırlar boyunca Dünya'nın dört bir yanına Fermanlar göndererek Dünya'ya hükmetmemişmiydi?

Tamam 1928 tarih ve 1353 numaralı kanun uygulandı.N
eden 1 mart 1926 tarih 765 numaralı ve 23.12.1931 tarihli kanun uygulamaya geçildi uymayanlara  ceza verildi?

Her iki harfleride kullanıp b
ir dil bilip bir insan yerine geçeceğimize iki dil bilip iki insan yerine geçse idik...

Eski harfleride bilip tarihimizi daha iyi öğrenip,bugünki yaşadığımız sorunları yaşamasaydık.

Şu soruyu haklı olarak kendimize sormadan edemiyoruz.Evraklar neden satıldı?Neden imha edildi?Neden eski harf kullanımı kanun ile yasaklanıp
bir günde cahil durumuna düştük?Bütün bunlar yapılırken tarihimizin öğrenilmiyeceği bilinmiyormuydu?Bütün bunlar tarihimiz yok olsun diye kasıtlı olarakmı yapıldı?Amaç neydi?Tarihini bilmeyen bir nesil yetiştirmekmi?

Neden Türkiye gelişmeye başlarken CHP  karşımıza çıkıp Ülke kalkınmasının önüne set oluyor?Ve Türkiye'nin gelişmesini istemiyorlar?Neden İnsanların örf adetlerine saygı göstermeyip baskı ile halkı yönetmeye çalışıyorlar?


****************************

4 Kânunusani 1932 tarihli resmi gazetede madde1 de bahsi geçen 1 mart 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi:Yayımlandığı Resmi Gazete Tarih: 13/03/1926  Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 320


526 ncı madde:(Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar ve bu dershanelerde tedrisatta bulunanlar içinHer kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.                                      

(1)

****************************

Yayımlandığı R.Gazete Tarih : 3/11/1928   Sayı : 1030 kanunno:1353
3/11/1928 tarihli resmi gazetenin 1. ve 7. maddeler 
3/11/1928 tarihli resmi gazetenin 8. ve 11.maddeleri

4 Kânunusani 1932 tarihli resmi gazetede madde1 de bahsi geçen 1 Teşrinisani 1928 tarih ve 1353 numaralı kanunun 9.maddesi:Yayımlandığı R.Gazete Tarih : 3/11/1928   Sayı : 1030

9.madde:Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.

maddenin tamamı:
Madde 1 – Şimdiye kadar Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap  harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk harfleri) unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir.

Madde 2 – Bu Kanunun neşri tarihinden itibaren Devletin bütün daire ve müesseselerinde ve bilcümle şirket, cemiyet ve hususi müesseselerde Türk harfleriyle yazılmış olan yazıların kabulü ve muameleye konulması mecburidir.

Madde 3 – Devlet dairelerinin her birinde Türk harflerinin Devlet muamelatına tatbiki tarihi 1929 Kanunusanisinin birinci gününü   geçemez. Şu kadar ki evrakı tahkikiye ve fezlekelerinin ve ilamların ve matbu muamelat cetvel ve defterlerinin 1929 Haziran iptidasına kadar eski usulde yazılması caizdir. Verilecek tapu kayıtları ve senetleri ve nüfus ve evlenme cüzdanları ve kayıtları ve askeri hüviyet ve terhis cüzdanları 1929 Haziranı iptidasından itibaren Türk harfleriyle yazılacaktır.

Madde 4 – Halk tarafından vakı müracaatlardan eski Arap harfleriyle yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir. 1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi, resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir.

Madde 5 – 1929 Kanunusanisi iptidasından itibaren Türkçe basılacak kitapların Türk harfleriyle basılması mecburidir.

Madde 6 – Resmi ve hususi bütün zabıtlarda 1930 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harflerinin stenografi makamında istimali caizdir. Devletin bütün daire müesseselerinde kullanılan kitap, kanun, talimatname, defter, cetvel kayıt ve sicil gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir.

Madde 7 – Para ve hisse senetleri ve bonolar ve esham ve tahvilat ve pul ve sair kıymetli evrak ile hukuki mahiyeti haiz bilcümle eski vesikalar değiştirilmedikleri müddetçe muteberdirler.

Madde 8 – Bilümum bankalar, imtiyazlı ve imtiyazsız şirketler, cemiyetler ve müesseselerin bütün Türkçe muamelatına Türk harflerinin tatbikı 1929 Kanunusanisinin birinci gününü geçemez. Şukadar ki halk tarafından mezkür müesseselere 1929 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harfleriyle müracaat vakı olduğu takdirde kabul olunur. Bu müesseselerin ellerinde mevcut eski Arap harfleriyle basılmış defter, cetvel, kataloğ, nizamname ve talimatname gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir.

Madde 9 – Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.

Madde 10 – Bu Kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 11 – Bu Kanunun ahkamını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

(2)

****************************

Resmi Gazete:4 Kânunusani 1932 
Resmi Gazete:4 Kânunusani 1932 
konu:Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlara Dair Tanzim Olunan Merbut Talimatnamenin Mer'iyete Vaz'ına Dair Kararname
sayı:1993 
Kanun/Karar no:12073

(3)

****************************

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
Kanun No. 5252
Kabul Tarihi : 4.11.2004 
Resmi gazete:13.11.2004
Sayı:25642

MADDE 2. - (1) Bu Kanun, diğer kanunlarda, yürürlükten kaldırılan 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollamaları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan hükümleri ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanması için diğer kanunlarda yapılan değişiklikleri, yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş suçlar hakkında ne suretle hüküm kurulacağına ve kesinleşmiş cezaların nasıl infaz edileceğine ilişkin hükümleri kapsar.

MADDE 12. - (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla,
a) ...
b) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte,Yürürlükten kaldırılmıştır.

(4)

****************************

Kaynaklar:
(11)İnönü, Hatıralar C.II sayfa223
(12)Zafer Dergisi Ekim 1996 Sayı 138