Articles by "gazete"
gazete etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1929 yılında yapılan güzellik müsabakasında Yarışmaya giriş şartları:

''...Irk din ve mezhep  fark aranmaz, yalnız müsabakaya iştirak edeceklerin asgari 15 yaşında olmaları şattır...''

''...Müsabakaya iştirak için asgari sin (15) dir.15 yaşından itibaren her hanım kız müsabakamıza iştirak hakkına haizdir...''

Kaynaklar:
[1]Cumhuriyetin güzellik müsabakası esaslar ve şartlar İstanbul Cumhuriyet matbaası 1929
[2]Cumhuriyet gazetesi 13.02.1929 sayfa:1 
Ayrıca;Cumhuriyet gazetesi 24.02.1929 sayfa:1 
Arap Harfleri ile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar ve bu dershanelerde tedrisatta bulunanlar için 1 mart 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununu çıkar.

Bukanun(526):Her kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.(1)

Daha sonra 1 Kasım 1928 tarih ve 1353 numaralı kanun çıkar. Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak geçilir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edilir.

Bu kanunun dokuzuncu maddesi:Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.(2)

23/12/1931'de Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar için kararname çıkar.

Çıkan bu kararnamede dersane açanlar için 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununun 526. maddesi uygulanacağı (Her kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur) 1932 tarihli resmi gazete ile bildirilir.(3)

4.11.2004 tarihinde 5252 kanun nolu Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıkar.

madde 12/b ile 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılır.(4)

Harf devriminin asıl amacı okuma yazma oranını yükseltmekmiydi?Yoksa tarihimizden bizi koparmak geçmişe dair biz iz bırakmamakmı? 

1935 yılında bir kanun çıkar ve evrak imhası kararlaştırılır.Bir komisyon teşkil edilir.Heyet  926 senesine kadar biriktirilmiş Devlet'e ait evrak listesini hazırlar.İmhasına karar verilen evrak ya burada yakılır ve yahut hamur haline konulması için İzmit kağıt fabrikasına gönderilir.(5)

İstanbul Defterdarlığı’nın zemin katlarında depolanan Maliye Nezareti’ne ait evraklar “evrak-ı perişan” yani kullanılamaz kabul edilerek ihale ile kağıt hamuru yapılmak üzere satışa çıkartılır.(6)

Türk tarih encümeni bazı arapça tarihi ıstılahların tebdiline karar verir.Müzelerdeki etiketler değiştirilir.(7)

Artık ne Devlet daireleri,ne postaneler,nede hususi yerler eski harflerle yazılmış hiç birşeyi kabul etmez.(8)

 National Geographic’in Ocak 1929 tarihli sayısında kapaktan bir başlıkla duyurulan haberin başlığı:
 “Türkiye okula gidiyor” (Turkey Goes to School) şeklindeydi.(9)

Bir Konyalı’nın 4 Haziran 1931 tarihli “Son Posta” gazetesine yazdıklarında.
“Koridor harman halinde dökülmüş kâğıtlarla dolu idi. Arkada yüzlerce torba kâğıt yığılmıştı. Torbaların üzerine çıktım. Çok kıymetli vesikalar, defterler göze çarpıyordu…”
Muallim Cevdet’in taşınırken yere düşen ve sokaktaki çocuklar tarafından toplanan belgelerden her birine 5 kuruş ödeyerek satın aldığı belgelerden bazıları:
1. Viyana seferine dair parçalanmış yol masrafı defteri.
2. Uygurca metinlerin çözülmesi için hayati değerde bir anahtar.
3. Orhaniye zırhlısının mühimmat defteri.
4. Sırbistan’da ilk fethettiğimiz Niş Kalesi’ne ait kayıtlar.
5. Gazi Mihal evladının Plevne’deki vakfına ait bir kayıt.
6. 1700’lü yılların başına ait Hatice Sultan’ın mührünü taşıyan bir mutfak defteri ki, o dönemdeki yemeklerin nasıl yapıldığını vs. öğrenmek için birinci el kaynak.
7. Maliye memurlarının mühürleriyle vergi nişanlarını içeren bir defter.
8. Divan edebiyatının yıldızlarından Şeyh Galib’in evlatlarına verilen bir ferman ve daha neler neler…(10)

İsmet İnönü'nün ise kendi ağzından, harf devriminin asıl amacı:

"Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir.Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik.Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak,dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı."(11)

Kütüphaneleri yakmaya gerek kalmadı

Meşhur İngiliz Tarihçisi Arnold Tonybee  “A Study of Hıstory” (Tarihi bir çalışma) isimli kitabında Harf İnkılâbını değerlendirerek “Türkler harf inkılâbıyla kendi kaynaklarına el atmak husûsunda yabancılardan farksız oldular” demekte ve şöyle devam etmektedir:
Günümüzde Hitler, kendi düşüncesine karşı olan bütün ilmî hazîneleri kökten yok edip kaldırmanın yolunu tutmuştur. Ne var ki, matbaanın îcadı bu faaliyetleri bir nevi imkansız hâle getirmiştir.
Hitler’in çağdaşı olan Mustafa Kemal ise, hedefini gerçekleştirmek için en başarılı ve en akıllı yolu seçmiştir. Türkiye’nin başkanı, vatandaşlarının eskiden mîras aldıkları kültür ve medeniyetin havasından kafalarını kurtarıp çok kuvvetli bir şekilde batı medeniyetinin potası içinde şekil almalarını istemiştir. Böylece alfabenin değişimi, kütüphânelerin yakılması yerine geçmiştir.
Bundan sonra Türk kütüphânelerini yakmaya lüzum kalmamıştır. Çünkü harf inkılâbıyla bu hazineler örümceklerin yuva yaptığı raflarda kapanıp kalmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Ancak çok yaşlı hocalar ve ihtiyarlar, onları okumak lüzûmunu hissedecektir.(12)

Peki Osmanlılar okur-yazar değilmiydi?

1908-1914 arası sadece İstanbul gazetelerinin günlük tirajı 100 binin epeyce üzerindedir. Taşra gazeteleri de canlıdır..



1928’de İstanbul ve Ankara gazetelerinin (zaten yeni rejim, yüzlerce gazeteden sadece üçüne izin vermiştir) tirajı 19.700’dür. Bu, Osmanlı devrinden daha düşük bir seviye demektir. Cihan Harbi’nde okumuş kitlenin cephelerde eritilmesi bir yana; harf inkılâbı sayesinde “okur-yazar” kesim, bir günde “okumaz-yazamazkesim Haline gelmistir..
(13)


Osmanlı zamanında okul  yokmuydu?Sadece Sultan Abdülhamit Han döneminde yapılanlar:

*İşitme Engelliler Okulu, II.Abdülhamid tarafından kurulan (1902) Yıldız Sağırlar Okulu(14)
*II. Abdülhamid'in Pekin'de yaptırdığı Hamidiye Üniversitesi
*II. Abdülhamid Han tarafından kız çocuklarının eğitimi için açılan Fuzuyat-ı Hamidiye mektebi
*1869 yılında devlet tarafından yaptırılan ve Rüştiye Mektebi adıyla açılan *1898 de İnas (kızlar) Mektebi adını alan okul, işgalde kadrosu ve ismiyle birlikte  Cumhuriyet Okuluna taşınmış 1936 da adı İSTİKLAL İLKOKULU olmuştu.(15)
*Mülkiye(Siyasal Bilgiler), Fakülte düzeyine getirilerek açıldı
*Hukuk Fakültesi açıldı
*Muhasebat Divanı(Sayıştay) kuruldu
*Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı
*Ticaret Fakültesi açıldı
*Yüksek Mühendislik Fakültesi açıldı
*Dârülmuallimât(Kız Öğretmen Okulu) açıldı
*Bütün yurtta İdadiler(Lise) açılmaya başlandı
*Halkalı Ziraat ve Veterinerlik Fakülteleri açıldı
*Aşiret Okulu açıldı
*Bütün yurtta Rüşdiyeler(Ortaokul) açılmaya başlandı
*Maden Fakültesi açıldı
*Şam Tıp Fakültesi açıldı
*Haydarpaşa Askeri Tıp Fakültesi açıldı(16)

1869 yılında ilan edilen Maarif-i Umumiye Nizamnamesi:

*Her mahalle ve köyde en az bir sıbyan mektebi kurulacak.
*Hıristiyan ve Müslümanlardan oluşan karışık topluluklarda ise her toplum için ayrı bir okul açılacak.
*İki sıbyan mektebi bulunan bölgelerde mekteplerden biri erkekler için diğeri ise kızlar için tahsis edilecek. 
*Tek mektep varsa erkek ve çocuklar bir arada eğitim görecekler ancak karışık oturmayacaklardır.
*Nizamnameye göre ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir ve bu kurala uymayan aileler de para cezasına çarptırılacaklardır.
*Ayrıca 500 evi geçen yerlerde bir rüştiye mektebi açılacaktır.
*İstanbul’da bir Darü’l-fünûn kurulacaktır.(17)

Bir taraftan evraklar imha ediliyor,diğer taraftan üç kuruşa evraklar yabancılara satılıyor.Bir taraftan da harf inkilabı yapılıyor.


Sonuç:

Eline aldığı geçmiş bir gazeteyi,haberi,fermanı,Milli Marşı olan İstiklal marşını bile okuyamayan bir toplum.Diğer taraftan Tarihi üç kuruşa satılıp yerine yalan bir tarih uydurup onunla büyütülen bir nesil.

Osmanlı bu alfabeyi kullanarak asırlar boyunca Dünya'nın dört bir yanına Fermanlar göndererek Dünya'ya hükmetmemişmiydi?

Tamam 1928 tarih ve 1353 numaralı kanun uygulandı.N
eden 1 mart 1926 tarih 765 numaralı ve 23.12.1931 tarihli kanun uygulamaya geçildi uymayanlara  ceza verildi?

Her iki harfleride kullanıp b
ir dil bilip bir insan yerine geçeceğimize iki dil bilip iki insan yerine geçse idik...

Eski harfleride bilip tarihimizi daha iyi öğrenip,bugünki yaşadığımız sorunları yaşamasaydık.

Şu soruyu haklı olarak kendimize sormadan edemiyoruz.Evraklar neden satıldı?Neden imha edildi?Neden eski harf kullanımı kanun ile yasaklanıp
bir günde cahil durumuna düştük?Bütün bunlar yapılırken tarihimizin öğrenilmiyeceği bilinmiyormuydu?Bütün bunlar tarihimiz yok olsun diye kasıtlı olarakmı yapıldı?Amaç neydi?Tarihini bilmeyen bir nesil yetiştirmekmi?

Neden Türkiye gelişmeye başlarken CHP  karşımıza çıkıp Ülke kalkınmasının önüne set oluyor?Ve Türkiye'nin gelişmesini istemiyorlar?Neden İnsanların örf adetlerine saygı göstermeyip baskı ile halkı yönetmeye çalışıyorlar?


****************************

4 Kânunusani 1932 tarihli resmi gazetede madde1 de bahsi geçen 1 mart 1926 tarih ve 765 numaralı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi:Yayımlandığı Resmi Gazete Tarih: 13/03/1926  Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 320


526 ncı madde:(Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlar ve bu dershanelerde tedrisatta bulunanlar içinHer kim, salahiyettar merciden kanun ve usul dairesinde verilmiş bir emre itaatsizlik eder veyahut ammenin istirahat ve selameti veya madelat mulahazası namına merciinden kanun dairesinde ittihaz edilmiş bir tedbire riayet etmezse bir aya kadar hafif hapse ve elli liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.                                      

(1)

****************************

Yayımlandığı R.Gazete Tarih : 3/11/1928   Sayı : 1030 kanunno:1353
3/11/1928 tarihli resmi gazetenin 1. ve 7. maddeler 
3/11/1928 tarihli resmi gazetenin 8. ve 11.maddeleri

4 Kânunusani 1932 tarihli resmi gazetede madde1 de bahsi geçen 1 Teşrinisani 1928 tarih ve 1353 numaralı kanunun 9.maddesi:Yayımlandığı R.Gazete Tarih : 3/11/1928   Sayı : 1030

9.madde:Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.

maddenin tamamı:
Madde 1 – Şimdiye kadar Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap  harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk harfleri) unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir.

Madde 2 – Bu Kanunun neşri tarihinden itibaren Devletin bütün daire ve müesseselerinde ve bilcümle şirket, cemiyet ve hususi müesseselerde Türk harfleriyle yazılmış olan yazıların kabulü ve muameleye konulması mecburidir.

Madde 3 – Devlet dairelerinin her birinde Türk harflerinin Devlet muamelatına tatbiki tarihi 1929 Kanunusanisinin birinci gününü   geçemez. Şu kadar ki evrakı tahkikiye ve fezlekelerinin ve ilamların ve matbu muamelat cetvel ve defterlerinin 1929 Haziran iptidasına kadar eski usulde yazılması caizdir. Verilecek tapu kayıtları ve senetleri ve nüfus ve evlenme cüzdanları ve kayıtları ve askeri hüviyet ve terhis cüzdanları 1929 Haziranı iptidasından itibaren Türk harfleriyle yazılacaktır.

Madde 4 – Halk tarafından vakı müracaatlardan eski Arap harfleriyle yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir. 1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi, resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir.

Madde 5 – 1929 Kanunusanisi iptidasından itibaren Türkçe basılacak kitapların Türk harfleriyle basılması mecburidir.

Madde 6 – Resmi ve hususi bütün zabıtlarda 1930 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harflerinin stenografi makamında istimali caizdir. Devletin bütün daire müesseselerinde kullanılan kitap, kanun, talimatname, defter, cetvel kayıt ve sicil gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir.

Madde 7 – Para ve hisse senetleri ve bonolar ve esham ve tahvilat ve pul ve sair kıymetli evrak ile hukuki mahiyeti haiz bilcümle eski vesikalar değiştirilmedikleri müddetçe muteberdirler.

Madde 8 – Bilümum bankalar, imtiyazlı ve imtiyazsız şirketler, cemiyetler ve müesseselerin bütün Türkçe muamelatına Türk harflerinin tatbikı 1929 Kanunusanisinin birinci gününü geçemez. Şukadar ki halk tarafından mezkür müesseselere 1929 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harfleriyle müracaat vakı olduğu takdirde kabul olunur. Bu müesseselerin ellerinde mevcut eski Arap harfleriyle basılmış defter, cetvel, kataloğ, nizamname ve talimatname gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir.

Madde 9 – Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.

Madde 10 – Bu Kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 11 – Bu Kanunun ahkamını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

(2)

****************************

Resmi Gazete:4 Kânunusani 1932 
Resmi Gazete:4 Kânunusani 1932 
konu:Arap Harflerile Tedrisat Yapmak İçin Gizli veya Alenî Dershane Açanlara Dair Tanzim Olunan Merbut Talimatnamenin Mer'iyete Vaz'ına Dair Kararname
sayı:1993 
Kanun/Karar no:12073

(3)

****************************

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
Kanun No. 5252
Kabul Tarihi : 4.11.2004 
Resmi gazete:13.11.2004
Sayı:25642

MADDE 2. - (1) Bu Kanun, diğer kanunlarda, yürürlükten kaldırılan 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollamaları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan hükümleri ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanması için diğer kanunlarda yapılan değişiklikleri, yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş suçlar hakkında ne suretle hüküm kurulacağına ve kesinleşmiş cezaların nasıl infaz edileceğine ilişkin hükümleri kapsar.

MADDE 12. - (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla,
a) ...
b) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte,Yürürlükten kaldırılmıştır.

(4)

****************************

Kaynaklar:
(11)İnönü, Hatıralar C.II sayfa223
(12)Zafer Dergisi Ekim 1996 Sayı 138

************************************************************************


************************************************************************

************************************************************************




Cumhuriyet 1936 
13 Haziran Cumartesi
Sayfa 2

 1935 yılında bir kanun çıkar ve evrak imhası kararlaştırılır.Bir komisyon teşkil edilir.

Heyet  926 senesine kadar biriktirilmiş Devlet'e ait evrak listesini hazırlar.

İmhasına karar verilen evrak ya burada yakılacak ve yahut hamur haline konulması için İzmit kağıt fabrikasına gönderilecektir.

******************************************************
İLGİLİ BÖLÜM
******************************************************


*****************************************************************
Türklerin tarih boyunca yuttukları en büyük zoka ve Munis Tekinalp (Moiz Kohen)

Munis Tekinalp takma adını kullanan ve bu isimle Türk Milliyetçiliğinin kurucularından olan, Ziya Gökalp gibi diğer Türkçü ideolojinin önde gelen isimlerini de etkileyen ama aslında adı Moiz Kohen olan ve özünde Yahudi olan bu kişi her yönü ile incelenmeli kurmak istediği/kurduğu tuzaklar bertaraf edilmelidir. 

Neden safkan bir Yahudi olmasına rağmen en ileri Türkçülük davasını gütmüştür? Neden takma ad kullanmış ve seçtiği takma ismi buram buram Oğuz Türklüğü kokan Tekin Alp olarak seçmiştir? 


Osmanlı’yı yıkmak, onun din-ümmed birliğini bozup parçalamak isteyen dünya Yahudiliği her ırka kendinin üstün olduğu fikrini aşılamak için özel elemanlar mı yetiştirmiştir?]

TÜRKLERİN tarih boyunca yuttukları en büyük zoka, Tekin Alp takma adlı Moiz Kohen Yahudisinin uydurduğu Moizî milliyetçilik ve Türkçülük ideolojisi olmuştur.

Dikkat buyurunuz, bendeniz Moizî ideolojiyi hedef ve konu alıyorum. Dini bütün milliyetçiler ve Türkçüler üzerlerine alınmasınlar. İstiklâl Mücadelesini İslâmî bayrak altında yapanlar, Cumhuriyet kurulduktan sonra Dine sırt çevirdiler, İslâm’ı dışladılar ve Moiz Kohen’in (Pardon Tekin Alp’in) zehirli ideolojisini benimsediler. Böylece ebediyete kadar yaşayacak bir rejim kurduklarını sanıyorlardı.

Heyhat!.. 87′inci kuruluş yıldönümünde temellerden korkunç çatırtılar geliyor. 1299′da kurulduğunu kabul edersek Osmanlı Devleti-i Aliyyesi 623 sene yaşamıştı. Kitaplarından birindeki bir bölüme hangi başlığı koymuştu Moiz Kohen Tekin Alp?.. “Kahr Olsun Şeriat” diye haykırmamış mıydı?

Türkler, Osmanlı bayrağı altında 600 küsur sene Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye uğrunda cihad etmişler, kanlarını i’lâ-i kelimetullah için dökmüşlerdi. Moiz Kohen Tekin Alp bu altı asırlık kutsal geleneği yıkmak, yerine kendi icadı batırıcı ve yakıcı bir ideolojiyi yeni bir din gibi ikame etmek istiyordu.

Moiz Kohen hayli başarılı oldu ama onun zokasını yutan Türkler bu ideolojiden çok zarar gördüler. İslâm’ın zuhurundan bu yana Türkler Din-i Mübin-i İslâm’a hizmet ettikleri müddetçe zafer, izzet, tevfik, şeref bulmuşlardır. İçlerinden bazı beyinsizler ne zaman İslâm’a ihanet etmişlerse zelil, rezil ve sefil olmuşlardır. Tarih bu dediklerimin şahididir, başka şahit gerekmez.

Birkaç nâdir kalem dışında kimsenin üzerinde durmadığı esrarlı bir konu var: Lozan’ın gizli protokolleri… İşte Türk’ün beli bu protokollerle kırılmıştır, Türkiye’nin bağrında bu protokollerle derin ve onulmaz bir yara açılmıştır.

Herkes meşru sınırlar ve boyutlar içinde milletini, soydaşlarını sever ve onların iyiliği için çalışır ama Moiz Kohen’in kendine mahsus milliyetçiliği ve Türkçülüğü bambaşka bir ideoloji idi. O, Türkleri İslâm’dan kopartmak istiyordu.

Bir kısım Türkler gerek lâiklik, gerek sekülerleşme, gerekse cahillik yüzünden İslâm’dan koptular ama kıyametleri de koptu.

Türk ülkelerinden Özbekistan’ı ele alalım: Orada, Marksist-Leninist zulüm rejimi bile Özbekleri, Türkiye Türklerini bizdeki resmî ideolojinin bozduğu kadar bozamamıştır. 

İslâm’ın ilk asrında Ümmet-i Muhammed’i, Yahudi dönmesi İbn Sebe’nin fitne ve fesatları perişan etmiştir. Kıyamet’in yaklaştığı şu devirde de, Türkiye Müslümanlarını Moiz Kohen Tekin Alp’in fitneleri perişan etmiştir.


Sekülerleşe sekülerleşe Müslümanlıkları ism ve resmden ibaret kalmış olan bugünün İslâmcıları özlerine dönüp gerçek faziletli Cumhuriyeti ayakta tutabilecekler mi?

Durum pek parlak görülmüyor…
 Yolcu sarhoş, hancı sarhoş… 
Devlet korkunç zelzeleler, krizler içinde sarsılıyor…
Terör yangını bacayı sarmış… 
Terörist başı İmralı cezire-i humayunundan tebaasına sere serpe emir ve talimat veriyor… 
Edebî, zengin, yazılı Türkçe can çekişiyor…
Yeni nesiller, atalarının mezarlarındaki Türkçe kitabeleri okuyamayacak kadar kara cahil… 
Kokuşma yaygın, yoğun, ve genel…
Bedevî ve kırsal kesim kültürü hükümran olmuş… 
Ülkede kirlenmedik kurum kalmamış… 
Devleti, halkı, ülkeyi ayakta tutan değerler yürürlükten kalkmış…
Hedonizmin ve materyalizmin en bayağısı, en süflîsi, en çirkin hayat felsefesi halini almış… Acaba 2012′ye kadar dayanır mı dersiniz?

Mehmet Şevket Eygi
Gazeteci-Yazar.

********************************************************