Haziran 2015


Rahmetliyi tanıma fırsatım olmamıştı. Lakin oğlu Aslan Alptekin ile tanışmış, İsa Yusuf Alptekin'in 'Doğu Türkistan' mücadelesini birinci dereceden öğrenme fırsatım olmuştu. 90'lı yıllar dünyadaki Müslüman halkların yoğun zulme uğradığı yıllardı. Bosna, Çeçenya, Doğu Türkistan, Arakan, Cezayir... Türkiye'deki Müslümanlar daha bir hassasiyetle hareket ediyor, cuma namazı çıkışları eylemsiz, tepkisiz geçmiyordu. Bugünlerin aksine...

2007 yılında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez, TBMM'de yaptığı konuşmasında, savaşların tankla, topla değil, artık ekonomik olarak yaşandığını söylediğinde, eski datayı perçinlemiş olduk. Evet ekonomik savaş her yerde, her alanda sessiz fakat etkili ve yıkıcı bir şekilde devam ediyor.

Doğu Türkistan mücadelesi, Türkiye'de artık telaffuz edilmiyor. Belki de bir 'mücadele' kalmadığı için. Son günlerde Çin'in, Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri'ne yaptığı işkence ve zulümler 'Uygur meselesi'ni yeniden gündeme getirdi. Sosyal medya Çin zulmünü gösteren videolar ve insanların beddua dolu yorumlarıyla doldu taştı.

Halk olarak ne yapabiliriz bu duruma. Çin'e nasıl dur diyebiliriz: 'Eylem yapmak', 'Çin konsolosluğuna siyah çelenk bırakmak', 'sokakta bir Çin'li turist bulup dövmek', Uygur meselesine bir katkı sağlar mı?

 Belki sağlar?...

1995'de  Sultanahmet'te açılan Doğu Türkistan Parkı'na dikilen 'gök bayrak' ve Türkistan anıtı Çinliler'i rahatsız etmiş, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir nota göndererek, parkın kapatılmasını istemişlerdi. Parkın içinde Alptekin'e yakınlığı ile bilinen Esat Kabaklı'nın Türkistan yemeklerinin hazırlandığı lokanta tarzı bir yeri vardı. 'Türkistan Aşevi' diyorlardı.
Çin resmi kayıtlarında, Türkistan bölgesi 'Sincan-Uygur Özerk Bölgesi' olarak geçiyor. 'Doğu Türkistan' tanımı Çin'in tepkisini çekiyor. Parkın kaldırılması için uzun süre baskı yapılmıştı.

90'ların ikinci yarısından sonra Şehzadebaşı'ndaki Damat İbrahim Paşa Medresesi'nin avlusunda bulunan Doğu Türkistan Vakfı'na yolum düştükçe uğrar, Aslan Alptekin ve vakıf müdürü ile sohbet ederdim. Vakfa gelen çok sayıda Türkistanlı sohbete iştirak ederdi. Hepsi Türkiye'de doğmuş ve büyümüş insanlardı. Çin zulmünü, baba ve dedelerinin naklettiklerinden öğrenmişlerdi. vakfa gide-gele onların içinden bir kısmının ticaretle uğraştığını, Tahtakale'de dükkân işlettiklerini ve ÇİN MALI ürünler getirip sattıklarını HAYRET ve NEFRET duyguları içinde öğrendim. Bir daha vakfa uğramadım.

Sosyal medyada Çin'e lanet okuyanların ÇİN MALI kullanmama hassasiyetleri bulunduğunu düşünmek istiyorum.

DEVLET BAHÇELİ'NİN MİLLİYETÇİLİĞİ

Türkistan meselesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetleri Özal hariç açıktan destek vermemişlerdir. Türkiye içinde ve dışında mücadelenin desteklenmesi örtülü ödenekten yapılır, Çinli dostlarımızla(!) ilişkimizi sıcak tutmaya çalışırız.

Üçlü koalisyon döneminin başbakan yardımcısı MHP lideri Devlet Bahçeli 2000 yılında Türkiye'yi ziyaret eden Çin devlet Başkanı Jian Zeming'e, devlet nişanı verdi. Yetmedi Bahçeli 2002 yılında Çin ziyaretinde, Zeming'e bu defa ALTIN TABANCA hediye etti. Tabanca ne anlama geliyor: "Daha çok Uygurlu öldürün. Bizden size açık çek" mi demek oluyor. Anlamadım.
Doğu Türkistan televizyonlarında olayın görüntüleri aylarca yayınlandı. Bahçeli  söylemlerindeki, "Adriyatik'ten Çin'e Türk yurdu"na rahmet okutmuş oldu.

DOĞU PERİNÇEK'İN ÇİN'E HİZMETİ BİTMEZ

Mesleğe başladıktan sonra Beyoğlu Deva Çıkmazı'ndaki İşçi Partisi binasına basın toplantılarını takip etmek için giderdim. (Tuncay Güney'le tanıştıktan sonra ikinci adresimiz oldu). Doğu Perinçek'in açıklamalarını Mao posterleri ve Çin bayrakları altında, "Neredeyim?" karmaşası içinde dinlerdim. Perinçek evrim geçirip Ulusalcı-Atatürkçü olmadan önce, Çin bayrağı altında bir gün şu açıklamayı yapmıştı. "Kontgerilla, Çin'deki Uygurları örgütlüyor. Çin'de bir isyan başatılması planlanıyor." diyerek, Türkiye'yi ihbar etmiş, Doğu Türkistan davasına ihanet etmiştir.

İşçi Partisi ve Aydınlık'ın ileri gelen isimlerinden ADNAN AKFIRAT, Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı'dır. Dernek merkezi Nispetiye Aytar Caddesi Başa Sokaktadır. Akfırat Ergenekon davası sırasında Çin'e kaçmıştır.

İHANET HER YERDE

Ekonomik ve siyasi savaşı her zaman Çin kazanmıştır. Gırtlağımıza kadar Çin malına gark olmuşken Türkistan davasından söz etmemiz biraz tuhaf olmuyor mu?

Türkistanlılar'ın yoğun yaşadığı Kayseri'de Erciyes Üniversitesi'ne'Çin dili ve edebiyatı bölümü' açmak ne kadar Çin'in zaferi ise, Çin’in Jinan şehrini Marmaris ile kardeş yaparak, Marmaris'e Çin Parkı açmak zaferin katmerlisidir.

SÖYLEMDEN EYLEME GEÇİLMEDİĞİ TAKDİRDE BİR DAVANIN KAZANILMASI MÜMKÜN MÜDÜR?


2015 yılında Marmaris'in Atatürk Caddesi'nde açılan ÇİN PARKI 
büyük protestolara sebep olmuştu.



Devlet görevlisi olarak ilk defa Bülent Ecevit Özel Harp Dairesi'nin adını açıklamıştı. Sonra ÖHD, Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değişti. 90'larda JİTEM çokça tartışıldı. 2000 lerde Ergenekon veya Derin Devlet. adı ne olursa olsun. Devlet içinde illegal bir/birkaç yapılanma biliniyor.

2007 yılında bu yapılanmalara başlatılan operasyonlarda sivil, emekli-muvazzaf subaylar, öğretim üyeleri, gazeteciler vs. yüzlerce insan tutuklandı. Başta darbe ve faili meçhul cinayetler olmak üzere, çıkar amaçlı suç örgütü, vs. bir dolu suçla ithaf olundular.

AKP HÜKÜMETİnin büyük lideri TAYYİP ERDOĞAN, meydanlarda çıkıp "ASKERİ VESAYETİ BİTİRDİK, DERİN DEVLET ÇÖKTÜ" diye davul zurna çaldı. BAŞTA MEDYA HERKES ZİL TAKIP OYNADI.

90'lardan itibaren JİTEM, TİT, ÖHO, Ergenekon, Encümen-i Daniş ve bunların sivil örgüt uzantılarını araştırdım, gördüm, yaşadım, içine daldım çıktım.

Kimsenin inkâr edemeyeceği; PKK-MİT ilişkilerini, silah ve uyuşturucu ticaretine bulaşmış sivil ve askeri görevlileri, bunların içinde olduğu faili meçhulleri YİNE DEVLETİN RAPORLARINDAN BİLİYORUZ.
MİT raporlarından, Emniyet dosyalarından ve TBMM komisyon raporlarını da  (Faili Meçhul Cinayetler, Uğur Mumcu, 28 Şubat vs.) inceleme fırsatı bulduk.

ORTADA KİRLİ İŞLER TEZGAHLAYAN DEVLETİN SİVİL VE ASKERİ görevlileri olduğu bunların, bazı işadamları ve mafya ile bağlantılarının bulunduğu artık GÜN GİBİ ÂŞİKÂR.

Bir ara hangi TV kanalını açsan ERGENEKON'Un "1 numarası" tartışılıyordu. Balyoz'da "CAMİ BOMBALAMA" konuşuluyordu.

"HUKUK ADALET KİM VE NE İÇİN?" sorusunu şimdilik askıya alalım.

Yüzlercesini-eski genelkurmay başkanı dahil-örgüt ve darbeyle suçladıktan sonra, senelerce cezaevinde yatırdınız. Arkasından 10-15 yıl hatta, müebbet ceza alan bu insanları TAHLİYE ETTİNİZ.

DEMOKRATİKLEŞİYORUZ derken şimdi daha da karanlığa gömülüyoruz.

Özellikle 90'larda patlama noktasına gelen ORGANİZE SUÇ olaylarında, faili meçhullerde, siyasi suikastlerde devlet görevlilerinin DAHLİ biliniyorken;

YILLARCA CEZAEVİNDE YATAN İNSANLARIN SUÇSUZ VE GÜNAHSIZ OLDUĞU ANLAŞILDI İSE,

Faili meçhullerde, siyasi suikastlerde zaman aşımı bir bir dosyaları kapatıyorken, TÜRKİYE CUMHURİYETİ bunların altında kalmak yerine,

NEDEN GERÇEK SUÇLULAR ORTAYA ÇIKARILMIYOR.

KEMÂL KAPLAN
14 Haziran 2015

Tarihe 'Thornburg Raporu' olarak geçen ve Türkiye'nin adeta kaderini belirleyen rapor; Amerika'nın önde gelen petrol şirketi Standard Oil yetkilisi Max Weston Thornburg’un, Graham Spry ve George Soule tarafından yazıldı. Rapor ilki 1949 yılında, 'Türkiye Nasıl Yükselir?' ikincisi 1950 yılında, 'Türkiye’nin Ekonomik Durumunun Tenkidi' adlı iki çalışmayı içeriyor. Rapora göre:

Karabük Demir-Çelik fabrikası gibi yatırımlar eleştiriliyor. Türkiye'nin ağır sanayi yerine hafif sanayi ve tüketim mallarına yönelik üretim yapması gerektiği vurgulanıyor. Kömür üretiminin yerli sanayi için değil, batı sanayisi için ihraç edilmesi gerektiği, makina sanayiinin gereksiz olduğu, lokomotif ve traktör üretimi için ABD'den istenen kredinin verilmemesi gerektiği söyleniyor. Bunun yanında makina ve sanayi ürünlerinin düşük fiyata Amerika'dan ithal edilmesi öneriliyor. Karayoluna öncelik verilip Türkiye'nin tarıma ağırlık vermesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Rapor ABD dayatmalı; Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri tarafından uygulanıyor.

Bağımlılığın ve yabancı yardımının ibret verici olayı 1964 yılında patlar. 1947'den itibaren Türkiye'ye askeri yardımda bulunan ABD, Kıbrıs'ta olaylar nedeniyle Türkiye'nin müdahale edeceğini düşünerek, başbakan İsmet İnönü'ye bir mektup gönderir. 5 Haziran 1964 tarihli, ABD başkanı Lyndon Johnson imzalı mektupta; hibe edilen uçak ve askeri teçhizatın ABD'nin izni olmadan Kıbrıs'ta kullanılamayacağı yazıyordu. Olayın ardından İnönü'nün itirafı gelir: "Amerikanın sorumluluğuna inanıyordum, yanılmışım."
İş işten geçmiş uçak fabrikaları kapatılmıştır. Hâtta bomba fabrikaları bile... (Kemâl Kaplan - Anadolu Lojistik Tarihi)

ABD aynı oyunu PKK ile mücadelede de oynamıştır. ABD hibe ettiği silahları, PKK karşı kullanılmasını istememiştir.

PROF. DR. HALİL İNALCIK SUNUMUYLA...
28 şehirlik alan çalışması, 6 bin yıllık Anadolu taşımacılık tarihi, Türkçe-İngilizce, 29x22.5 ebad, 10 aylık emek, görünmeyen milli mücadele...
Bu toprağın hikayesi...
- M.Ö. 2250'de Anadolu'da TÜRKİ KRAL İL-ŞU NAİL.
- 4 bin yıl önceki tefeci-banker yahudiler.
- Anadolu'da halen yaşayan KELTLER.
- Az bilinen tarih: Çocuk Haçlı Seferleri.
- Kurtuluş Savaşı'nda orduya 4 tane uçak bağışlayan işadamı.
- Atatürk'ün sanayi ve kalkınma politikaları neden uygulanmadı?
- 1930'larda Uçak fabrikaları neden kapatıldı?
- Devrim Otomobilleri'nde bilinmeyen iki portre.
- Deniz ve demiryolları taşımacılığını kimler nasıl engelledi?
- 1930'da boğaza yapılacak köprü neden yapılmadı?
- vs.......vs..........vs...............
HEPSİ BU KİTAPTA....



AKP'nin bir ABD projesi olduğu, fikir ve proje babasının Abdurrahman Dilipak olduğunu;  hem Dilipak, hem de Ali Bulaç doğrulamışlardı.

PROJENİN İŞ DÜNYASI AYAĞINDAN SÖZ EDİLMEDİ.

Bugün AKP'ye yakın duran ve devlet ihaleleri alarak, 5-10 yılda büyüyen firmalardan bahsetmiyorum. Çok daha ciddi-köklü bir firmanın AKP projesinde rolü var mı? sorusunu soracak ve bunun izini sürmeye çalışacağız.

Türkiye'nin en büyük çikolata-bisküvi üreticisi ÜLKER, son yıllarda yaptığı yabancı satın almalarla dünyanın 3. büyük üreticisi oldu.

Koç, Sabancı, Şahenk vs.. leri geride bırakan MURAT ÜLKER, 2014 yılında 3.7 milyar dolarlık servetle Türkiye'nin EN ZENGİN İNSANI ünvanını aldı.

Peki ama nasıl?

Özellikle 28 Şubat'tan sonra TSK tesislerinde ürünlerinin satışı yasaklanan Ülker'e mütedeyyin halk sahip çıkmış, evine Ülker dışında başka mamûl sokmamıştı.

'Sular aktı deliler baktı', devran döndü. Zirvede laiklerle-İslâmcılar can-ciğer kuzu sarması... Koç'la Ülker birlikte ihaleye girdi. Murat Ülker Rahmi Koç'un,  Deniz Temiz Derneği yöneticisi oldu. Aynı dernek 'Sabri Ülker' ödülleri vermeye başladı. Murat Ülker, üç öğün dindarlara söven ve 'Kemalizmin sarsılmaz bekçisi ünvanını taşıyan', ateist ressam BEDRİ BAYKAM'ın boş çerçevesini 125 bin dolara satın aldı.

Hepsi bir oyunun parçası mıydı bilinmez?

BİLİNMEYEN BİR ŞEY DAHA: İki hafta önce Murat Ülker'le geçmişte ortaklık yapan bir iş adamıyla tanıştım. Söyledikleri moda tabirle; 'manidar'dı.

İş adamı Murat Ülker'in kendisine anlattıklarını şöyle aktardı: "2000 yılında Murat Ülker'le ortaklığımız oldu. Bir sohbet esnasında bana şunu söyledi. 'Tayyip Erdoğan Emniyet Gıda isimli firmasıyla bizim Anadolu yakasının dağıtım bayiliğini yapıyordu. O zaman belediye başkanıydı. Kendisine Emniyet Gıda'daki hisselerini devretmesi gerektiğini, zira önümüzdeki yıllarda kendisinin cumhurbaşkanlığına giden bir yola gireceğini söyledim.'"

Murat Ülker çok ileri görüşlü bir işadamı olabilir. Fakat bu ileri görüşlülük falcıları bile kıskandıracak cinsten.

Aklıma bazı sorular takılıyor:

1- Murat Ülker tarota mı baktı, bakla falı mı açtı?
2- Tayyip Erdoğan'la daha il başkanlığı yıllarında görüşmeye başlayan Amerikan büyükelçisi Abromowitz Erdoğan'ın bile haberi yokken onu Türkiye başkanlığına mı hazırlıyordu?
3- AKP kurulana kadar koalisyonlar ve krizler Türkiye'deki tüm partilerin ömrünü bitirdi. Seçmene sadece AKP şansı tanındı. Tüm bunlar ülkeyi AKP'ye hazırlamak için miydi?
4- 1998 yılında Erdoğan'ın hapis cezası Yargıtay'da beklerken, Tuncay Güney 10 milyon dolar karşılığında Erdoğan'a cezasının onanmayacağını teklif etti. Erdoğan, "hapis yatacağım" dedi. Birileri "hapse gir, sempati topla, yıllarca mağdur edebiyatı yapar, bunun rantını yersin" diye kulağına mı fısıldadı?
5-AKP kısa sürede kuruldu. 81 ilde ve ilçelerinde müthiş bir teşkilatmaya gitti. Bunun mali yönü hiç tartışılmadı. AKP parayı nereden buldu?
6- Erdoğan'ın aklının ucundan geçmezken, Murat Ülker tarafından uyarılması, Ülker'in proje içinde yer aldığı anlamına mı geliyor?
7- Erdoğan'a  'başkanlık',  Ülker'e de DÜNYANIN BİR NUMARASI olma sözü mü verildi?


Ülker'in yaptığı satın almalar

 1999
Cidde’de bir çikolata fabrikası satın aldı.
2005
Dünyanın en büyük ve tanınmış tahıl gevreği üreticisi Kellogg’s ile ortaklık.
2006
Fenerbahçe Ülker basketbol takımı kuruldu.
2007
Dünya devi çikolata markası Godiva’yı satın aldı.
2008
Doğa Çay ve Oba Çayı satın aldı.
2010
Avrupa’nın önde gelen meyve suyu üreticisi Eckes-Granini Group ile ortaklık.
Global bir baharat firması olan McCormick ile, yüzde 50-50 ortaklıkla Türkiye’de Yıldız McCormick şirketini kurmak için anlaştık
2011
Ambalaj sanayinin önemli şirketlerinden İtalyan Nuroll’u satın aldık.
Şok Market satın aldı.
Dia Market satın aldı.
İsveçli kağıt hijyen devi SCA ile ortaklık.
2013
Japon Nissin Foods Holdings ortaklığı.
Aytaç Et Entegre Tesislerini satın aldı.
Adapazarı Şeker Fabrikası’nı satın aldı.
2014
ABD çikolata kaplamalı ürünler pazarının köklü şirketlerinden DeMet’s Candy Company’i satın aldı.
İngiliz United Biscuits satın aldı.