Mustafa Kemal “Sarık ve cübbe ile muvaffak(başarılı) olmanın imkanı yoktur. Artık medeni bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik
Cumhuriyet 1936 Çarşamba
2 birincikanun sayfa 2
ŞAPKA GİYMEYEN 5 KİŞİ FATİH SULH HAKİMLİĞİNE GÖNDERİLMİŞLERDİR
21 Birincikanun 1928’de İkdam gazetesi
ŞAPKA FİYATI REKLAM OLMAK ÜZERE 3 LİYA SATILMAKTADIR |
*********************************************************
Falih Rıfkı Atay'ın ifadeleri içinde: "Müslümanlar, Hristiyanların iyisine 'makul kefere', kötüsüne 'gavur', beterine şapkalı gavur' "denildiği bir dönemde, 25 Kasım 1925 tarihinde şapka inkilabının yapıldığını ve bu inkılaba karşı geldikleri için 57 kişinin idam edildiğini...
.İngiliz araştırmacı yazar Paneth'in, "Turkey at the Gross roads "ın (Türkiye Yol Ayrımında) , , isimli kitabında o günler ile alakalı olarak:
"Avrupa şapka imalatçıları altın günler yaşadılar. Gemiler dolusu fötr panama, kasket,ne varsa İstanbul'a gönderildi. İtalyan Borsalino kardeşlerin şapka yüklü gemisi İstanbul limanında idi zaten. Şapkanın gündeme gelmesi ile birlikte, geminin yükü alelacele gümrükten geçirildi. Borsalino kardeşler bu işten büyük kar elde ettiler... İstanbul'da erkeklerin kafalarında kağıt şapkalar hatta kadın .. şapkaları bile vardı,.," diye yazdığını...
Şapka almakta zorluk çeken memurlara hükümetin taksitle borç para verdiğini ve bu ilk devrim hareketini, yine devrimlerin savunucularından biri olan Halide Edip Adıvar'ın:
"Şapka kanunu, devrimlerin en beyhude ve en sathisidir, Bu kanuna sokaktaki adamın karşı çıkması, onu yapanlardan daha batılı bir davranıştır" diye tepki gösterdiğini....
Kaynaklar:
1.Falih Rıfkı Atay; Çankaya, İst. 1980, s.430
2.Güne? gazetesi pazar eki, 2 Eylül 1990
*********************************************************
İSMET İNÖNÜ, HATIRALAR, CİLT 2, BASKI 1987, SAYFA 209
ŞAPKA DEVRİMİ İTİRAFI....
“Şapka inkılâbından sonra diğer bir arkadaşımızın, Ankara valisi Yahya Galip Beyin bir ziyaretini hatırlarım. Aynı zamanda mebus (milletvekili) olarak bulunan Yahya Galip Bey de çok yakınımızdı. Bir teklifi vardı. Nedir? dedim.
- Şapkanın orta yerine bir ay-yıldız koyalım. Diğer milletlerden farkımız belli olur? dedi. Teklifi bu. Yahya Galip Beye:
- Canım biz bunları farkımız olmasın diye yapıyoruz. Sen ne teklif ediyorsun, tarzında çıkıştım..”
VEYA
****************************************************
Halkın şapkaya tepkisinin ÇOK BÜYÜK ÖNEM İFADE EDEN NEDEN ise, bizzat ŞAPKANIN BİÇİMİNDEN KAYNAKLANIYORDU.
''İslam'da, ister sivil olsun, ister asker kesiminde olsun, BAŞ GİYİSİLERİNDE KENAR ÇIKINTI BULUNMAZDI. Zira bu ÇIKINTI, MÜMİNE NAMAZ KILARKEN ALINININ YERE DOKUNMASINA ENGEL OLUYORDU.
(Kaynak: Gentizon, Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, s. 96)
Bir başka deyişle söyleyişle şapka, NAMAZ KILMAMANIN, yani MÜSLÜMAN OLMAMANIN işareti olarak algılanmaya müsait bir başlıktı. Dolayısıyla, FESTE OLDUĞU gibi, İSLAMİ hassasiyetleri olan halkın zamanla alışabileceği BİR BAŞLIK DEĞİLDİ...
Esasında anlaşılan odur ki, DEVRİMCİ KADRO DA ŞAPKANIN KENAR ÇIKINTISI NEDENİYLE ÖZELLİKLE SEÇMİŞTİR. Şapkadaki kenarlığın bu ayrıcalıklı ve önemli özelliği nedeniyledir ki, Mustafa Kemal, Şapka devrimini gerçekleştirmek için gittiği Kastamonu da ŞAPKANIN KENARINDAN ÖZELLİKLE BAHSETMİŞ ve ''bundan böyle, güneşliği olan bir baş giyisisi, açıkcası şapka takacağız'' demek suretiyle, ŞAPAK SEÇİMİ ile GİYSİLERDEKİ DİNİ ETKİ VE GÖRÜNÜMLERİN SİLİNMESİNİN HEDEFLENDİĞİNİN açık işaretini vermiştir.
(Kaynak: İsmet İnönü, Hatıralar, Cild 2, s. 209, Ulus Gazetesi 1968 ve Baskı 1987 )
157
İslam Hukuku gereği Müslüman bir kadının, Gayri Müslüman bir erkekle evlenmemesi şartı şapka devriminin etkilediği en önemli alanlardan birisidir. Çünkü şapka devrimi ile DİN FARKLILIĞINI önceleyen konularda toplumsal kontrol sıfırlanmıştır: '' Son zamanlara kadar İstanbul'da, başında şapka bulunan bir kişi bir TÜRK KADINI ile sokakta gezmeyi aklından bile geçiremezdi... Cumhuriyet sayesinde Şapkanın kabulü ile Türkiye'de yaşayanlar arasında kimin MÜSLÜMAN, kimin HRİSTİYAN yada kimin YAHUDİ oluşunu ayırt etmesini imkansızlaştı.
156
(Kaynak: Gentizon, Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, s. 93
Meclis ve basın ise İSTİKLAL MAHKEMELERİ marifetiyle susturulur ve sesini çıkaramaz hale getirilir. Bu arada HALKA yönelik bir propanda konusu Mustafa Kemal2in ''GAVURU DENİZE DÖKEN KOMUTAN'' imajı sürekli ve başarılı bir şekilde işlenir.
159
(Kaynak: Şevket Süreyya Aydemir, Suya Arayan Adam s.405-406)
Şapka Devrimiyle bu durum değişir; HALK TEPKİ VERİR. Çünkü, halk ilk defa olmak üzere gerçekleşen değişimi Mustafa Kemal bizzat kendi üzerinde görür. İşte o zaman şaşırır ve ÖFKELENİR. Öfkesi çabuk tepkiye dönüşür. EMNİYET KUVVETLERİ ve İSTİKLAL MAHKEMELER ÖFKEYE BASTIRMAK İÇİN VAR GÜÇLERİYLE ÇALIŞMAYI BAŞLARLAR.
(Kaynak: Goloğlu, Devrimler ve Tepkiler, s. 156-157)
159
Şapka aleyhinde olanlar veya her ne gerekçeyle olursa olsun ŞAPKA GİYMEYENLER MAHKEMEYE SEVK EDİLİRLER. Bir çok kimse sürgün veya on-onbeş yıla varan HAPİS cezalar verilir. Rize'de 8, Maraş'te 7, Erzurum'da önce 3, daha sonra hapis cezasını çarptırılan İskilipli Atıf Hoca'nın cezasının idama dönüştürülmesiyle 4 kişi İDAM edilir. Şapkaya karşı en sert tepkinin gördüğü bir il olan ''RİZE HALKINI SİNDİRMEK'' için ''HAMİDİYE KRUVAZÖRÜ ŞEHİR KARŞISINDA DEMİR ATAR'' Gelen tepkiler düşünülenin üstündedir. Halkın ancak silah zoruyla kontrol altında tutulabileceği anlaşılır. Bu baskılar ve zorlama ile İNSANLAR ŞAPKA DÜKKANLARININ ÖNÜNDE GÜNLERCE KUYRUKLARDA BEKLEMEK ZORUNDA KALIRLAR. hatta öyle ki, erkek şapkası bulamadığı için SÜSLÜ KADIN ŞAPKASI veya DENİZ MEVSİMİ İÇİN YAPILMIŞ BEYAZ BEZDEN ŞAPKALAR GİYMEK ZORUNDA KALANLAR GÖRÜLÜR. YOKSA ŞAPKA KANUNUN ÇELİK PENÇESİ ÜZERLERİNDEDİR...
159
Şapka Kanunu 25 Kasım 1925'de yasa kabul edilmesi ile arkasından İSTİKLAL MAHKEMELERİ en önemli dava konusu haline gelir. Yurdun dört bir yanında yeni yasanın uygulanması için gerekli bütün önelmeleri alınır. EN KÜÇÜK KARŞI KOYMA, SUÇLUNUN TUTUKLANMASINA neden oluyordu.
(Kaynak: Mikuschi Gazi Mustafa Kemal, s.353
(Kaynaklar: Hakimiyet-i Milliye gazetesi 16 sani- 3-4 şubat 1926 / Genziton, Mustafa Kemal ve Uyunan Doğu, s.107 / Aydemir, Suya arayan adam, s.411 / Özkaya, Atatürk Biyografisi-2, s.536 / Atatürk, Söylev ve Demeçler. C.2 s.43-45-154-211)
KAYNAK: CUMHURİYETİN TARİHİ, AHMET CEMİL ERTUNÇ, Pınar Yayınları, Ekim 2011, Sayfa: 156-157-159-160 ( 530 sayfa)
********************************************************
Atatürk, bir gün, lûtfen bu hususta fikrimi sormuşlardı. O sırada Musul işi, aleyhimize neticelendiği için, rahmetli hayli sıkıntılı idi.
Şu cevabı vermek cesaretinde bulundum:
- “Şapka giymek, bu millet hesabına bir Musul fethinden üstündür!”
Atatürk, hafifçe gülümsediler. Ve kaşlarını birkaç defa eğerek beni taltif ettiler.
Mahmut Esat Bozkurt
Kemal Arıburnu, Atatürkten Anılar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1969, Sh. 298
******************************************************
Peki Islam ne diyor?
"Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4; Müsned, 2/50)
"Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” (Tirmizî, İstizan, 7)
******************************************************
****************************************************
Şapka; YAHUDİ dininin sembolüdür ve bu bakımdan Hristiyanların sembolü olan “haç”tan hiçbir farkı yoktur. Müslüman milletin başına zorla “şapka” geçirmek; boyunlarına “haç” takmaktan farksızdır.
Yunan harbinde yunanlılar için, “şapkalı gavurlar geliyor” diye bağıran müslüman millete zorla şapka giydirmek; kazandığımızın değil, kaybettiğimizin ilanıdır. Zira bir yer feth edildiği zaman, bir fetih sembolü belirlenir… Tıpkı Fatih Sultan Mehmed Han (radıyallahu anh)’ın fetih sembolü olarak Ayasofya’yı Camii’ye çevirtmesi gibi. Düşmanlarımız fetih sembolü olarak Yahudi dininin nişanesi (sembolü) olan şapkayı başımıza geçirdiler.
Post A Comment:
0 comments: