YIKIMA GÖTÜREN DUYGU: KISKANÇLIK
Kıskançlık, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da bir ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik eder. Kıskançlık hem sahip olduğunu yitirebileceği (başkalarına kaptıracağı), hem de başkalarının sahip olduğuna kendisinin de sahip olması gerektiği düşünüldüğünde hissedilebilen bir duygudur. Özellikle küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma kimi zaman yaşamı etkileyecek ve davranış bozukluğuna neden olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabilmekte ve yardım gerektiren bir hal alabilmektedir.
KISKANÇLIĞIN TEMEL NEDENi VE BELİRTİLERİ:
Doğal bir duygu olan kıskançlık sevilen kişinin bir başkasıyla paylaşılamamasından ve temelde güvensizlikten kaynaklanır. kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır.
n KISKANÇLIK ÇEŞİTLERİ:
n Meslektaş kıskançlığı:
"Çekememezlik; kıskançlıktan doğan davranıştır. Örtülü bir rekabete yol açar ve çalışan çekemediği kişinin “ayağını kaydırmaya” çalışır.
Buğz etmek; kin beslemek, nefret etmektir. Rekabet edilen kişiye açık tavır alınmıştır. Çekişme çatışma ve düşmanlık düzeyine ulaşmıştır. Karşı taraf da durumdan hoşnutsuzdur. Savunmanın lüzumsuzluğunu görüp o da saldırmaya başlar. İş ortamını ciddi biçimde bozacak sonuçlara yol açar.
Gıpta etmek; imrenmektir. İmrenme ise sahip olunmak istenilen şey ya da durumda olmayı istemek anlamına geliyor. Gıpta etme ya da imrenme başkasından örnek alarak öğrenme anlamı taşır. Zımnen öğrenerek onu geçmek anlamına gelir. İmrenme, içinde imrenilene karşı hayranlığı da barındırır. İmrenme taklide de yol açabilir ama kişi bunu kısa zamanda aşar”
n Kardeş kıskançlığı:
Özellikle küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma kimi zaman yaşamı etkileyecek ve davranış bozukluğuna neden olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabilmekte ve yardım gerektiren bir hal alabilmektedir. Doğal bir duygu olan kıskançlık sevilen kişinin bir başkasıyla paylaşılamamasından ve temelde güvensizlikten kaynaklanır. O ana kadar kendine yöneltilen ilgi ve dikkatin kardeşine yöneltilmesinden doğan rahatsızlık en temel nedendir. Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır. Bu kıskançlık en sık rastlanılan kıskançlık türü olup, bunun yanı sıra meslektaş, komşu, hayvan, vb çok sayıda kıskançlık türüne rastlamak mümkündür.
Kıskançlığa bilgi türlerinin bakış açıları:
Bilimsel bakış açısı: "Beyinde salgılanan depamin denilen hormon artarsa kişi var olmayan şeylerin varlığına inanır. Etrafta istenildiği kadar tersini ispatlayan delil olsun asla ikna olmaz. Sürekli savını destekleyecek deliller arar. Ayrıca bu kişiler tek bir takıntıları dışında normal bir hayat sürdükleri için başkalarını da rahatlıkla ikna edebilirler."
Dinsel bakış açısı: Kıskanç kişiler diğer insanların güzelliğinden ya da başarısından rahatsız olur, sıkıntı ve hırs duyarlar. Hatta bu hırsları onları karşılarındaki kişilere zarar verme isteğine kadar götürebilir. Allah Felak Suresi’nde müminleri, haset edenlerin şerrine karşı "De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren-kadınların şerrinden ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden." (Felak Suresi, 1–5) ayetiyle uyarır.
Yine aynı şekilde bir bakış açısıda peygamber efendimizin bir hadiside şöyle rivayet edilir: Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:[1]
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kıskançlık yapmaktan sakınınız. Zira kıskançlık, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi iyilikleri yer bitirir.”
Sosyolojik bakış açısı: toplumda kıskançlık duygusunun en çok güze takılan yönünün suç oranını artırıp toplumsal huzuru bozmasıdır. Bunu yakın çevremdeki tüyler ürpertici olayla aktarmak istiyorum: VAN’ın Özalp İlçesi Dorutay Köyü’nde Çeliker ailesinin 3 Mayıs 2009’dan beri kayıp olan 3 yaşındaki kızları Zehra Çeliker, akrabaları ve aynı zamanda komşuları olan Derya Tunç’un evindeki çeyiz sandığında ölü olarak bulundu. Derya Tunç, çocuğu kendisinin sandığa koyduğunu itiraf etti. Olayın şokunda olan anne Aycan Çeliker, kızının katilinin tutuklanmasını değil, idam edilmesini istedi. Sırf kendi çocuğu olmuyor diye böyle bir çirkin olaya şahit oluyor ve toplumca üzülüyoruz.
Estetik bakış açısı:kıskançlık çirkin bir davranış olup hem kıskanan kişini kendisine hemde kıskanılan kişiye çirkin davranışlara sebebiyet verebiliyor.
Ahlaki bakış açısı: bu bilgideki temel çıkış noktamız iyi kötü olduğu için ahlaki bakışımızın kıskançlığın kötü bir davranış olarak nitelendirdiğini görüyoruz, çünkü ahlaki bakışın bir yönününde yararcılıktır ve kıskançlık duygusunun insana yarardan daha çok zarar verdiğini gerek bilimsel bakışlar ve gerekse çeşitli meslek yaşam alanlarında da bakıldığında kötü sonuçlar doğurduğunu görüyoruz.
Bir hikayeyle kıskançlık: Bir gün bir padişah iki esnafın rekabetini müşahede eder ve bu iki esnafın rekabet içinde olduklarını görür ve şöyle bir çözüm önerisinde bulunur: bir esnafa der ki sen kendin için ne istersen senin komşuna iki katını vereceğim der bunun üzerine esnafın isteği düşündürücüdür “benim servetimin yarısını al” der bu hikayede de anlaşılacağı üzere hasetin kişiye faydasından daha çok zarar verdiğini anlıyoruz.
Peki hasettin bir faydası var mı?
Hasetin yararından daha çok zararı vardır ama belli bazı alanlarda ve billi kişilerde bazen iyi sonuçlar doğurabiliyor. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak: akademik başarısı düşük bir öğrencinin akasemik başarısı yüksek olan birini kıskanıp onun gibi başarılı olmayı isteyip bu yolda güdülenmesi gibi.
HASETİN ÖNLEMLERİ NELER OLABİLİR?
Bunun belki de en etkili yolu ailenin bilinçli olmasıdır çünkü bütün duyguların temelinde aile faktörü çıkar bundan dolayı önlemlerin temelinde aile vardır.
Sosyal ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklara sahip olmanın yolu birden çok çocuğa sahip olmaktır. Kardeşler arası kıskançlığı yok etmenin herhangi bir yolu yoktur ve tamamen ortadan kaldırılamaz, ancak hafifletilebilir. Bunun için doğumdan önce ve doğumdan sonra alınması gereken önlemler vardır.
Doğumdan Önce Yapılması Gerekenler
Kıskançlığı en alt düzeyde tutmanın tek yolu, çocuk evin tek çocuğu konumundayken bütün istekleri yerine getirilmemelidir. Yani şımartılmamalıdır.İlgi ve sevgi normal bir seviyede tutulursa kardeşin gelişiyle de çocuk aşırı kıskançlık durumları yaşamayacaktır
Çocuk, psikolojik olarak kardeşinin gelişine hazırlanmalı ve aileye katılacak ikinci çocukla ilgili bilgiler verilmelidir. Daha bebek gelmeden çocuğun ruhunda kardeşine karşı sevgi oluşması sağlanabilir.
• Çocuğu bebeğin gelişine hazırlarken kaygılı olunmamalıdır.Bazen ana babalar öyle kaygılanır ki, sanki her şeyin sonu olacaktır ve bu kaygılarını çocuğu da yansıtırlar.”Sakın kardeşini kıskanma”, “Kardeşini kıskanırsan Allah seni cezalandırır”,”hiç korkma, seni de kardeşin kadar seveceğiz”,”Ona ne alırsak,aynısın sana da alacağız” gibi ifadeler çocuğu daha da kaygılandırır.
• Bebekle ilgili yapılan hazırlıklarda abartıya kaçmamak gerekir.
Doğumdan Sonra Yapılması Gerekenler
• Anne bebekle ilgilenirken büyük çocuğu tamamen ilgiden mahrum etmemelidir.
• Anne- baba çocuğa olan sevgisini sözlerden ziyade davranışlarıyla göstermelidir.
• Çocuğun yanında bebeğe aşırı sevgi gösterilerinden kaçınılmalıdır.
• Büyükanne/baba ve misafirler daha çok bebekle ilgilenirler. Gerekirse büyük çocukla ilgilenmeleri için uyarılmalıdır.
• Bebeğin uyuduğu ortamda gürültü çıkarttığı için sert tepkide bulunmak, çocuğun kıskançlığını arttıracaktır. Sert tepki ve ceza yerine daha sakin ifadelerle uyarılmalıdır.
• Bebeğe zarar verir endişesiyle çocuk,devamlı bebekten uzaklaştırılmaya çalıştırılmamalıdır.Zarar verici davranışlara yöneldiği hissedildiğinde uyarılmalıdır;ancak uyarının boyutu kabul edilebilir düzeyde olmalıdır.
• Kardeşler arası kıyaslamalar asla yapılmamalıdır.Çünkü her biri ayrı yetenek ve ilgiye sahiptir.
• Hamilelikten önce çocuk ana-babasının yanında yatarken,hamilelikle beraber çocuğu başka bir odada yatırmak yanlış bir davranıştır.Ayrıca kendi odasında yatan çocuğu, bebeğin doğumundan sonra kıskanmasın diye, ana-babasının odasına almak da doğru bir davranış değildir.
• Bebeğin bakımıyla ilgili işlerde büyük kardeşin yardım etmesi sağlanabilir.Çocuk verilen görevi yerine getirdikten sonra övücü sözlerle ödüllendirilebilir. Bu tür etkinlikler zamanla alışkanlık haline getirilirse, çocukta kıskançlık yerine koruyuculuk duygularının gelişmesini sağlar.
• Aile içinde işbirliğine önem verilmeli.Çocukların ilgi ve yeteneklerine göre ayrı ayrı sorumluluklar verilmeli.Değerlendirmede çabaya önem verilmeli.
• Çocuğun duygularıyla yüzleşmesi sağlanırsa fiziksel şiddet içeren davranışlar yok olabilir.Örneğin çocuk büyük ise,kardeşi hakkındaki duygularını açığa çıkarmasına etkin dinlemeyle yardım edilebilir.
• Kıskançlıktan dolayın kötü bir çocuk olmadığı mesajı verilmelidir.Aksi takdirde çocuk kendini suçlu hissedecektir.
• Kısacası, çocuk aileye yeni katılan kardeşinden önce nasıl bir konumda ise, kardeş geldikten sonra da bu konumu çok az değişiklikle aynen korunmalı.
Peki ilköğretim öğrencisine bu duygu ve davanışın olumsuzluklarını nasıl öğretebiliriz?
1) Çeşitli oyunlarla
2) Çeşitli ödüllerle
3) Çeşitli canlandırmalarla
4) Çeşitli bilişse çelişkilerle
5) Çeşitli empatik sonuçlu etkinlikler vb…
6) Çeşitli simülasyonlarla kötü veya iyi sonuçlar gerçeğe yakın ortamlarda verilebilir.
7) Bireylere sorumluluklar verilebilir.
8) Müşavirlik hizmeti etkili bir şekilde kullanılabilir.
9) Bu konuda bilhassa uzmanlardan yardımlar alınabilir.
10) İş birlikli sorumluluklar veilerek bu tür bireyler rekabet veya kıskançlık yerine bir birlerine destek olmalarının olumlu bağlılık sonucu ödüller verilebilir.
Bu becerinin kazndırılmasında bireyin gelişimsel dönemi göz önünde bulundurulup ve o dönemin bilişse, duyuşsal ve devinişsel özelliklerine göre yöntem ve teknikler işe koşturulmalıdır.
Etkinlik: duygu zarı
Amaç: Öğrencilerin menfi kıskançlığın sonucunda empatiyi kurup vazgeçmeleri
Düzey: İlköğretim 4.5.6.7. sınıflar
Materyal: Mukavvadan yapılmış bir tane öğrencilerin gelişim dönemine uygun duygu zarı.
Uygulanışı: kıskançlık duygusu tespit edilen bireyin zarı atıp yüz ifadesine göre bu davranışın sonucununa kendi gözüyle bakıp empati kurması. Bu duygu ifadeleri tahtaya çizilir.
Örnek olay:
İlköğretim 7. Sınıf öğrencisi Kayhan Abuzittin Cafcafı kıskanmaktadır ve bir öğle arasında Kayhan abuziitinin çantasına zarar vermektedir. Bunun üzerine abuzittin kayhanı öğretmenine şikayet eder öğretmende Kayhan’daki bu bu duygunun olumsuz boyutunu yok etmek istemektedir ve aşağıdaki duygu zarı tekniğiyle Kayhana bu davranışın olumsuz yönünü fark ettirip yok etme veya iyiye çevirme için uygulamaktadır.
Daha önce hazırlanmış olan duygu zarı Kayhan tarafından atılmaktadır ve Kayhan’a üzgün duyguyu sembolize eden 1 nolu taraf gelmektedir ve kayhan’a burada üzgün olan birinin duygularını ifade etmesini ister ve Kayhanda başlar üzgünlük etmenlerini sayar ve bu arada öğretmen sadece biraz müdahale ile sence çantasını yırttığın Abuzittin şimdi bu duyguyu yaşıyor mu diye sorar ve Kayhan bunun üzerine kıskançlığın verdiği kötü boyutu fark eder ve üzgün olduğunu empati yoluyla bu etkinlikle kavramış oluyor. Ve öğretmen konuyu toparlayıp etkinliği bitirir
Duygu zarlarındaki duygu ifadeleri:
. |
. . |
MUTLU
ÜZGÜN
…. |
… |
….. |
ŞAŞIRMIŞ KORKMUŞ UTANMIŞ
Çocuklar arasında dengeli bir tutum sergilemek bilgiye sahip olup bilgiyi davranışlarımıza yansıtmakla mümkündür.
KAYNAKÇA:
www.kadincakararinca.com/haber/moral+dergisi/
www.ezberim.com › ... › Psikoloji Psikiyatri (Ruh ve Sinir Hastalıkları)
www.hurriyet.com.tr › Hürriyet Anasayfa › Tüm Gündem Haberleri
Çınar, İkram. 2009. "İş Ortamında Yarışma." Eğitişim Dergisi. Sayı: 23 (Haziran 2009).
>>Bu makale Kayhan Tayyan tarafından yazılmıştır.
Post A Comment:
0 comments: