Karahanlılar zamanında yetişen büyük Türk edibi. Türkistan’da Yüknek’te doğdu. Hayâtı hakkında kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. On birinci asrın sonlarıyla on ikinci asrın başlarında yaşamıştır. Arabî ve Farisiyi öğrenmiş, tefsir, hadis, fıkıh gibi İslamî ilimleri tahsil etmiş, takvâ sahibi, alim, fazıl bir zattır. Eski kaynaklar, Edip Ahmet’e dâir menkıbevî bilgiler vermektedir.
Ali Şîr Nevâî, Nesâim-ül Mehabbe’sinde; “Edib Ahmet, aslen Türktür, Türkler arasında bir çok menkıbesi anlatılır. Edib Ahmet’in doğuştan kör olup, çok zekî, dindâr ve kâbiliyetli bir insan olduğu rivâyet edilir.” demektedir.
Atabet-ül-Hakâyık’ın sonunda; “Adım, Edib Ahmet’tir.Sözüm, edeb ve öğüttür. Bu kitabı; kendim gidersem, sözüm kalsın diye yazdım. Ey benden sonra gelen! Bunu okursan beni duâdan unatma!” diyerek, kendinden bahsetmiştir.
Edip Ahmet’in, zamânımıza birkaç yazma nüshası ulaşan tek eserinin adı Atabet-ül-Hakâyık’tır. Hakikatlerin eşiği mânâsına gelen bu eser, Türk ve Acem ülkeleri meliği Dâd Sipehsâlar Muhammed Bey'e sunulmuştur. Eser, Kutadgu Bilig gibi, Şehnâme vezniyle, yâni aruzun, “Feûlun feûlün feûlün feûl’” kalıbıyla yazılmıştır. Eserin başında bir tahmîd, bir nât manzumesi, dört halifenin medhi hakında üçüncü bir manzûme vardır. Bunlar aynı vezinle ve gazel şeklinde söylenmiştir. Bunlardan sonra, Dad Sipehsâlar Muhammed Bey hakkında bir medhiye vardır. On dört bölümlük bir manzumenin arkasında, eserin yazılış sebebini anlatan yine gazel şeklinde altı beyitlik ayrı bir manzûme bulunmaktadır. Bunlardan sonra, eserin baştan sona dörtlüklerle söylenmiş, esas metni yer alır. Esas metinde yüz iki dörtlük bulunmaktadır. Bunlarda ilmin faydası ve bilgisizliğin zararı, dilin muhâfazası, dünyânın kötülüğü, tevâzû ve kibir, cömertlik ve hasislik, harislik, kerem, hilm ve diğer iyilikler anlatılmış ayrıca, zamânın bozukluğundan şikâyet ve kendi özrüne yer vermiştir.
Atabet-ül-Hakâyık’ın tamâmı 512 mısradır. Bu bakımdan Kutadgu Bilig’den bir hayli küçüktür. Fakat İslamî Türk edebiyâtında elde bulunan ikinci eser olması bakımından dil târihi ve edebiyât açısından kıymeti fazladır. Kutadgu Bilig, beyitler hâlinde ve mesnevî tarzında yazılmasına rağmen, Atâbet-ül-Hakâyık dörtlüklerle yazılmıştır. Vezin ve kâfiye yönünden pek sağlam değildir. Yer yer aksaklıklara rastlanır. Tam ve yarım kâfiyelerin yanında, bâzan redifle yetinildiği de görülür.
Atabet-ül-Hakâyık, bir ahlâk ve öğüt kitabı olduğu için, tamâmen hikmet tarzında yazılmıştır. Eserden, Edip Ahmet’in İslâmî ilimlere hakkıyla vâkıf olduğu anlaşılmaktadır.
Atabet-ül-Hakâyık’ın sonunda, Edip Ahmet’e âit olmayan üç bölüm vardır. Birincisinin, kim tarafından yazıldığı belli değildir. İkinci ek, Seyfî mahlası ile şiirler yazan Seyfeddin Barlas’a âittir. Üçüncüsü ise, Timur Han zamanında yaşamış, edebiyatla ilgilenen devlet adamlarından olan Arslan Hoca tarafından yapılmıştır.
Eser 1906 senesinde, İstanbul Dârülfünûn lisaniyat tarihi müderrisi Necib Asım Bey tarafından Ayasofya Kütüphânesinde bulunmuş ve 1918 senesinde Hibetü’l-Hakâyık adıyla, İstanbul’da neşredilmiştir. Atabet-ül-Hakâyık’ın, mukâyeseli ve en mükemmel neşrini, Reşîd Rahmetî Arat yapmıştır. Arat; Semerkand, Ayasofya, Topkapı Sarayı nüshaları başta olmak üzere, eserle ilgili bulduğu parçaları zikretmiş ve tenkidli neşrini yapmıştır. 1951 yılında Türk Dil Kurumu yayınları arasında çıkan eserde, uzun ve geniş bir araştırmanın yanı sıra, eser üzerinde inceleme, tenkidli metin ve günümüz Türkçesine çevrilmiş şeklini neşreden Arat, eserin indeksini yapmış ve Uygur harfi nüshalarının basımını da vermiştir.
Ali Şîr Nevâî, Nesâim-ül Mehabbe’sinde; “Edib Ahmet, aslen Türktür, Türkler arasında bir çok menkıbesi anlatılır. Edib Ahmet’in doğuştan kör olup, çok zekî, dindâr ve kâbiliyetli bir insan olduğu rivâyet edilir.” demektedir.
Atabet-ül-Hakâyık’ın sonunda; “Adım, Edib Ahmet’tir.Sözüm, edeb ve öğüttür. Bu kitabı; kendim gidersem, sözüm kalsın diye yazdım. Ey benden sonra gelen! Bunu okursan beni duâdan unatma!” diyerek, kendinden bahsetmiştir.
Edip Ahmet’in, zamânımıza birkaç yazma nüshası ulaşan tek eserinin adı Atabet-ül-Hakâyık’tır. Hakikatlerin eşiği mânâsına gelen bu eser, Türk ve Acem ülkeleri meliği Dâd Sipehsâlar Muhammed Bey'e sunulmuştur. Eser, Kutadgu Bilig gibi, Şehnâme vezniyle, yâni aruzun, “Feûlun feûlün feûlün feûl’” kalıbıyla yazılmıştır. Eserin başında bir tahmîd, bir nât manzumesi, dört halifenin medhi hakında üçüncü bir manzûme vardır. Bunlar aynı vezinle ve gazel şeklinde söylenmiştir. Bunlardan sonra, Dad Sipehsâlar Muhammed Bey hakkında bir medhiye vardır. On dört bölümlük bir manzumenin arkasında, eserin yazılış sebebini anlatan yine gazel şeklinde altı beyitlik ayrı bir manzûme bulunmaktadır. Bunlardan sonra, eserin baştan sona dörtlüklerle söylenmiş, esas metni yer alır. Esas metinde yüz iki dörtlük bulunmaktadır. Bunlarda ilmin faydası ve bilgisizliğin zararı, dilin muhâfazası, dünyânın kötülüğü, tevâzû ve kibir, cömertlik ve hasislik, harislik, kerem, hilm ve diğer iyilikler anlatılmış ayrıca, zamânın bozukluğundan şikâyet ve kendi özrüne yer vermiştir.
Atabet-ül-Hakâyık’ın tamâmı 512 mısradır. Bu bakımdan Kutadgu Bilig’den bir hayli küçüktür. Fakat İslamî Türk edebiyâtında elde bulunan ikinci eser olması bakımından dil târihi ve edebiyât açısından kıymeti fazladır. Kutadgu Bilig, beyitler hâlinde ve mesnevî tarzında yazılmasına rağmen, Atâbet-ül-Hakâyık dörtlüklerle yazılmıştır. Vezin ve kâfiye yönünden pek sağlam değildir. Yer yer aksaklıklara rastlanır. Tam ve yarım kâfiyelerin yanında, bâzan redifle yetinildiği de görülür.
Atabet-ül-Hakâyık, bir ahlâk ve öğüt kitabı olduğu için, tamâmen hikmet tarzında yazılmıştır. Eserden, Edip Ahmet’in İslâmî ilimlere hakkıyla vâkıf olduğu anlaşılmaktadır.
Atabet-ül-Hakâyık’ın sonunda, Edip Ahmet’e âit olmayan üç bölüm vardır. Birincisinin, kim tarafından yazıldığı belli değildir. İkinci ek, Seyfî mahlası ile şiirler yazan Seyfeddin Barlas’a âittir. Üçüncüsü ise, Timur Han zamanında yaşamış, edebiyatla ilgilenen devlet adamlarından olan Arslan Hoca tarafından yapılmıştır.
Eser 1906 senesinde, İstanbul Dârülfünûn lisaniyat tarihi müderrisi Necib Asım Bey tarafından Ayasofya Kütüphânesinde bulunmuş ve 1918 senesinde Hibetü’l-Hakâyık adıyla, İstanbul’da neşredilmiştir. Atabet-ül-Hakâyık’ın, mukâyeseli ve en mükemmel neşrini, Reşîd Rahmetî Arat yapmıştır. Arat; Semerkand, Ayasofya, Topkapı Sarayı nüshaları başta olmak üzere, eserle ilgili bulduğu parçaları zikretmiş ve tenkidli neşrini yapmıştır. 1951 yılında Türk Dil Kurumu yayınları arasında çıkan eserde, uzun ve geniş bir araştırmanın yanı sıra, eser üzerinde inceleme, tenkidli metin ve günümüz Türkçesine çevrilmiş şeklini neşreden Arat, eserin indeksini yapmış ve Uygur harfi nüshalarının basımını da vermiştir.
İSLAMİYET ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
EDİP AHMET VE ATABETÜ'L-HAKAYIK
Yüknekli Edip Ahmed'in hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. XI. yüzyılın sonlarına doğru Yüknek'te doğmuştur; babasının adı Mahmud Yüknekî' dir. Anadan doğma kör olan Edip Ahmed devrinde "edipler edibi, fazıllar başı" diye meşhur olmuştur. Eserinden, iyi bir tahsil gördüğü, özellikle dinî ilimleri öğrendiği anlaşılmaktadır.
İslâmî devir Türk edebiyatının ilk şairleriden olan Edip Ahmed Türkçe'yi bütün incelikleriyle kullanmakla birlikte, şairliğinden daha çok bir âlim olarak tanınmıştır. Şiirlerinde de his ve duygudan ziyade öğretici yönü ağır basmaktadır.Bazı söyleyişleri bir ata sözü gibi dilden dile dolaşan Yüknekî'nin Türk halkı üzerinde uzun yıllar süren bir etkisi olmuş ve hakkında söylenen menkıbeler onun şöhretini, ölümünden sonra da asırlarca devam ettirmiştir.
Atabetü'l-Hakayık
XII. yüzyıl şairlerinden Edip Ahmet'in yazdığı 256 beyitlik bu kitap Karahanlı Türkçesi döneminin temel eserlerindendir. 'Hakikatler Eşiği' anlamına gelmektedir. Erdemli olmanın yollarını ve ilkelerini açıklamaktadır. Kaşgarlı Mahmut'un ünlü sözlüğünde kullandığı dille ve Kutadgu Bilig'de olduğu gibi faûlün - faûlün faûl aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Türk kültürünün, edebiyatının en önemli eserlerinden biridir.
Örnek:
Doğru söz bal, yalan söz soğan gibidir; soğan yeyip, ağzı acılandırma, bal ye.
Yalan söz hastalık, doğru söz şifa gibidir; bu söz eskiden söylenmiş bir masaldır.
Doğru ol, doğruluk yap ve adın doğruya çıksın; insanlar seni doğru olarak bilsinler;
Eğriliği bırakıp, doğruluk giysini giy; elbiselerin en iyisi, doğruluk giysisidir.
Atebetü'l-hakayık "Hakikatlerin eşiği" anlamına gelmektedir. Eser XII. yüzyılın başlarında Edip Ahmed b. Mahmud Yüknekî tarafından Yüknek'te yazılıp, Emir Muhammed Dâd Sipehsâlâr'a sunulmuştur.Aruzun feûlün/feûlün/feûlün/feûl kalıbıyla yazılan eser 14 bölüm halinde düzenlenmiştir.
Baştaki münacaat, methiye ve kitabın yazılışının açıklandığı kısımlar kaside şeklinde, dokuz bölüm tutan asıl metin ise Türklerin millî nazım şekli olan dörtlüklerle yazılmıştır. Bu dörtlükler ise aab a şeklinde kafiyelenen mani tarzındadır.Bir takım ahlâkî öğütler vermek amacıyla yazılan Atebetü'l-hakayık'''ta bilginin faydası, bilgisizliğin zararı, dili tutmanın yararlan, cömertliğin iyiliği, cimriliğin kötülüğü, alçak gönüllü olmanın güzelliği, kibir ve ihtirasın çirkinliği gibi konular işlenmiştir.
Eser Hibetü 'l-hakayık, Aybetü 'l-hakayık adları ile de tanınmıştır. Kutadgu Bilig'den sonra yazılmış olan Atebetü'l-hakayık yabancı dil unsurlarıyla fazlaca yüklü bir eserdir.
Eser, Kutadgu Bilig'den çok daha İslâmidir; önce Allaha, Peygambere ve dört halifeye övgü ile başlaması, onun İslâm geleneğine daha çok girdiğini gösterir. "Gerçeklerin Eşiği" anlamındaki bu eser gene tarihi kişiliği fazla bilinmeyen Muhammed Dad İspehsalar Bey'e takdim edilmiştir. Fazla orijinalitesi olmayan, o devirdeki inanç ve kültür ortamına uygun bilgileri manzum olarak söyleyen, bunları âyet ve hadislerle destekleyen bir kitaptır. Ancak eserin daha sonra çeşitli yerlerde ve çeşitli zamanlarda çoğaltılması ve düzenlenmesi, eğitim alanında önemli bir ihtiyacı karşıladığını göstermektedir.
Atabetü'l-Hakayık, halka verilen öğütlerdir. Ancak buna rağmen içindeki Arapca ve Farsça kelimelerin bir hayli arttığı görülmektedir. Cömertliği, tevazuyu, keremi övmesi; kibir ve harisliği yermesi o zamanki kültür ortamında bir gelenek olmuştu. Bu eser, eğitim tarihimiz bakımından şu noktalarda ilginçtir. Emir övülürken;
"O akıl, anlayış, şu'ur ve zekâ mekanı, bilgi ocağı ve fazilet kaynağıdır"
denmesi, o zaman beğenilen, takdir edilen ideal bir şahsiyet tipinden neler anlaşılması gerektiğini çok iyi göstermektedir. Aynı Kutadgu Bilig'de olduğu gibi, burada da bilgi ve dil konuları üzerinde en başta ve hassasiyetle durulmaktadır. Edip Ahmed'e göre de bilginin faydası veya bilgisizliğin zararı açıkça görülmektedir. Bilgi, mutluluk yoludur. Kemik için ilik ne ise, insan için de bilgi odur. Bilgisiz insan hiç bir şeydir, bir ölüdür. Bilgisize doğru söz ve öğüt tatsız, faydasız gelir. Yaradan Tanrı ancak bilgili olmakla bilinir; insanın kendisi de bilgi ile yükselir. Bilginin temeli olan akıl, insanın gerçek ziynetidir.
Atabetü'l-Hakayık'ta üzerinde durulan bir başka konu da, insanın diline sahip olmasıdır. Edeblerin başı, dili gözetmektir. Düşünerek konuşmalıdır, yoksa dil ve söz insanın başına bela olur. İnsana ne gelirse dili yüzünden gelir. Zaten Hz. Muhammed de "İnsanı ateşe atan dilidir" diyordu. Edip Ahmed de ok yarasının bir gün kapanabileceğini ama dil yarasının kapanamayacağına işaret ediyordu. O halde yalan söylememek, gevezelik etmemek ve doğru söylemek gerekir; çünkü doğru söz şifadır. İnsanın diline hakim olması, doğru ve güzel söz söyleyebilmesi için de, sadece maddî hayatı sürdürebilmek için gerekli bazı bilgilerin değil, son derece soyut bilgilerin de yaygın eğitim vasıtasıyla verilmesi gerekiyordu. Ancak manevî kültür gililerinin bu kadar çoğalması yaygın eğitimin gücünü zorluyor; örgün eğitimi zorunlu kılıyordu.
ATABETÜ’L HAKAYIK NEDİR?
Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği) , Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuştur. 'Hibetü'l-Hakayık', veya 'Aybetü'l-Akayık' olarak da isimlendirilir.Eserde dünyayı, tanrıyı, insanı bilmenin sadece bilim yoluyla olabileceği anlatılır. Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında olan konuyu işlemiştir.
Türk nazım birimi dörtlüklerle oluşan bu eserini şair, Yusuf Has Hacib'in 'Kutadgu Bilig'i gibi aruz vezniyle ve Kaşgar diliyle yazmıştır. Şairin bu eserini nerede ve ne zamanyazdığı kesin olarak bilinmemektedir. Atabetü'l Hakayık'ın Kaşgar diliyle, Uygur harfleriyle yazılmış ilk yazması İstanbul'da Ayasofya Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
Özellikleri
Gerçeklerin eşiği anlamına gelir.
Konusu din ve ahlaktır.
Didaktik (öğretici) bir eserdir.
Mesnevi tarzında yazılmıştır.
46 beyit ve 101 dörtlükten oluşmaktadır.
Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
Arapça ve Farsça kelimeler vardır.
Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
Eserin Konusu:Eser 14 bölümden oluşur.Baştaki 5 bölüm giriş,şairin {nevi}adını verdiği8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür.
Giriş bölümleri {kaside}biçimiyle(aa ba ca da...) ,asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü (dörtlüklerle) [aaba]yazılmıştır.Giriş bölümünde 80 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır.Eserin tamamı 484 dizeden oluşur.
Türk nazım birimi dörtlüklerle oluşan bu eserini şair, Yusuf Has Hacib'in 'Kutadgu Bilig'i gibi aruz vezniyle ve Kaşgar diliyle yazmıştır. Şairin bu eserini nerede ve ne zamanyazdığı kesin olarak bilinmemektedir. Atabetü'l Hakayık'ın Kaşgar diliyle, Uygur harfleriyle yazılmış ilk yazması İstanbul'da Ayasofya Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
Özellikleri
Gerçeklerin eşiği anlamına gelir.
Konusu din ve ahlaktır.
Didaktik (öğretici) bir eserdir.
Mesnevi tarzında yazılmıştır.
46 beyit ve 101 dörtlükten oluşmaktadır.
Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
Arapça ve Farsça kelimeler vardır.
Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
Eserin Konusu:Eser 14 bölümden oluşur.Baştaki 5 bölüm giriş,şairin {nevi}adını verdiği8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür.
Giriş bölümleri {kaside}biçimiyle(aa ba ca da...) ,asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü (dörtlüklerle) [aaba]yazılmıştır.Giriş bölümünde 80 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır.Eserin tamamı 484 dizeden oluşur.
12. yy da yazılmış Hakikatlein Eşiği anlamına gelir.yazarı Edip Ahmet Yüknekidir Emir Muhammed Dadİspehsalar için yazılmıştır,İslamiyete geçiş sonrası yazılan bir eserdir.bir ahlak kitabıdır.Aruz vezninin Feulun/Feulun/Feul kalıbıyla yazılmıştır.Mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır.Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.
Ayet ve hadislere dayanarak İslam ahlakını öğretmeye çalışan didaktik bir eserdir.Cömertlik,ilim,doğruluk gibi konular işlenir.
Eserin başında yer alan Allah a peygambere dört halifeye yapılan övgüler beyitlerle,asıl konu dörtlüklerle yazılmıştır.Eserde Arapça Farsça kelimeler vardır atabetül hakayık türkçenin arapca ve farsçadan üstün olduğunu kanıtlamak için yazılmıştırkelimenin anlamı “hakikatlerin eşiği”dir.
altı nüshası bulunmaktadır.
ismi üzerine çeşitli tartışmalar vardır.
köprülü tarafından-tüm karahanlı eserleri incelenmiştir.
edip ahmet yükneki tarafından yazılmıştır. kendisi doğuştan görme özürlüdür.
imam-ı azam’ın yanına gitmiş ve kendini çok iyi yetiştirmiştir.
eseri kaşgar dili ile yazdı.
bir şair değildir.
manzumlarında lirizm eksikliği, söylemlerde eksiklik bulunur.
sanatkayısı yoktur, amacı mesaj vermektir. ahlak ve öğüt kitabıdır. eserde bilginin yararlarından, bilginin yararından ve alçakgönüllülükten bahsedilir.
iktibas (bir eserde hadis ve ayetlere yer verme) kullanılmıştır.
tahmid ile başlar. (allah’a övgü, yakarış)
sebeb-i telif ile devam eder. (eserin yazılışının sebebi)
4+4+3. 7+4 hece vezni bulunur.
dörtlük geleneğinden dolayı dörtlük kullanılır.
Ayet ve hadislere dayanarak İslam ahlakını öğretmeye çalışan didaktik bir eserdir.Cömertlik,ilim,doğruluk gibi konular işlenir.
Eserin başında yer alan Allah a peygambere dört halifeye yapılan övgüler beyitlerle,asıl konu dörtlüklerle yazılmıştır.Eserde Arapça Farsça kelimeler vardır atabetül hakayık türkçenin arapca ve farsçadan üstün olduğunu kanıtlamak için yazılmıştırkelimenin anlamı “hakikatlerin eşiği”dir.
altı nüshası bulunmaktadır.
ismi üzerine çeşitli tartışmalar vardır.
köprülü tarafından-tüm karahanlı eserleri incelenmiştir.
edip ahmet yükneki tarafından yazılmıştır. kendisi doğuştan görme özürlüdür.
imam-ı azam’ın yanına gitmiş ve kendini çok iyi yetiştirmiştir.
eseri kaşgar dili ile yazdı.
bir şair değildir.
manzumlarında lirizm eksikliği, söylemlerde eksiklik bulunur.
sanatkayısı yoktur, amacı mesaj vermektir. ahlak ve öğüt kitabıdır. eserde bilginin yararlarından, bilginin yararından ve alçakgönüllülükten bahsedilir.
iktibas (bir eserde hadis ve ayetlere yer verme) kullanılmıştır.
tahmid ile başlar. (allah’a övgü, yakarış)
sebeb-i telif ile devam eder. (eserin yazılışının sebebi)
4+4+3. 7+4 hece vezni bulunur.
dörtlük geleneğinden dolayı dörtlük kullanılır.
KAYNAKÇA
http://nedir.antoloji.com/atabetul-hakayik/sayfa-2/
>>Bu makale Emre Fuat Öz tarafından yazılmıştır.
Post A Comment:
0 comments: