Articles by "İhvan-ı Safa"
İhvan-ı Safa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

 

Gnostik Hristiyanlar ile Gnostik Müslümanların İttifakı

KEMAL KAPLAN
16 Aralık 2014

Hristiyan öğretilerine temelden karşı çıkan İsa'nın, Tanrı'nın oğlu olduğunu kabul etmeyen, maddeden ziyade ruha önem vererek, ruhun tekamülünü önemseyen, antik Mısır ezoterizmini, antik Yunan ezoterizmini (Platon, Pisagor), İbrani geleneklerini (Kabala), Zerdüştçülüğü, bazı doğu mistizmini Hristiyanlıkla sentezleyen GNOSTİK HRİSTİYANLAR, II. Yüzyıl'dan itibaren kilise ile amansız bir mücadele başlattı. Halen sürüyor...

İslam'ın gelmesinden sonra özellikle Türkler'in fetihleri neticesinde Hristiyan dünya için en büyük tehlike İslâm oldu.

X. Yüzyıl'da Basra'da, Aristo ve Platon felsefeleriyle, Hermetik öğretileri, Yeni Pisagorculuğu, Sabiilerin öğretileri ve Anadolu halklarının mistik öğretileriyle, İslâm öğretilerini birleştirerek ortaya felsefi bir akım çıktı: İHVAN-I SÂFA (Halis Kardeşler). 

Batıni doktrinle hareket eden İhvan-ı Sâfa, Tasavvuf çizgisinde ruh ve Allah anlayışını kabul eder.

1209 yılında İngiliz Kralı I. John annesi ve papa arasındaki husumet nedeniyle, siyasi bir tavır olarak Müslüman olmak ve İngiltere'nin dinini değiştirmek ister. Bunun için Endülüs halifesi Muhammed en-Nasır'a üç kişilik bir heyet gönderir. Kral John Kelt soyludur. Gönderdiği  üç şovalye de Kelt asıllıdır. Nasır teklifi kabul etmez. John'un Papa ile olan sorunları nedeniyle Müslüman olmak istediğini düşünür. Üç şovalyeden biri geri dönmez ve Müslüman olur daha sonra Suriye'ye gelerek Selahhatin Eyyübi'nin torunuyla evlenir. Zaten Gnostik Hristiyan ve GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ üyesi olan şovalye, Müslüman olunca da İhvan-ı Sâfa düşüncesini benimser. Aynı düşünceye mensup olanların kurdukları DAİ teşkilatına girer.

Gnostik kökenli DAİ'ler, Keltler'in başını çektiği Gnostik Hristiyanlar'la zaman zaman Vatikan'a karşı ortak cephe alırlar.

Gül ve Haç Kardeşliği Örgütü'nün uzun süre merkezi Teşvikiye'deki İZMİR PALAS APARTMANI'dır.

Gül ve Haç; Gnostik, Mason ve Tapınakçılarla iç içe geçmiştir. Vatikan'a karşı en büyük zaferleri Avrupa Birliği'ni kurmalarıdır. Türkiye'de Gül ve Haç mensubu önemli devlet adamları (Enver Necdet Egeran, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras, Nevzat Tandoğan, Fahrettin Kerim Gökay, Kazım Özalp, Celal Bayar, Ali Kemren, Şeyh Ataullah Efendi, Hasan Saka, Mim Kemal Öke vs.) bulunduğu gibi sadece mason localarına bağlı olanlar da mevcuttur.

ORTODOKS ASILLI RUFAİ ŞEYHİ
Gnostik Hristiyan ve Gnostik Müslümanlar'ın girift beraberliğini anlamak için şu örnek yeterli olacaktır: 1919 yılında Sovyetler Birliği'nden aslen Gürcü olan George Ivanovich Gurdjieff  (Gürcüyev) İstanbul'a gelir. Tiflis'te Rufai tarikatı tarafından yetiştirilen Gurdjieff, İstanbul'da önce Galata Mevlevihanesi'nin iki sokak arkasında bulunan KIRIMLI KİLİSESİ yanındaki Kumbaracı Yokuşu'nda, sonra da Asmalı Mescit Meşrutiyet Caddesi üzerindeki Yemenici Abdüllatif Sokak 13 numarada ikamet eder. Son derece düzgün Türkçe konuşan Gurdjieff, Ortodoks asıllı tarikat şeyhi olarak ün yapar. Gül ve Haç Örgütü'nü bir süre yönetir.


İngiliz işgal kuvvetlerinin İstanbul'da istihbarat subayı olan, Mustafa Kemâl ve arkadaşlarının Samsun'a gidişi için gereken vizeyi 16 Mayıs 1919'da imzalayan yüzbaşı John Godolphin Bennett Gurdjieff'in öğrencisidir. Bennett daha sonra Gurdjieff'ten öğrendiği ruhaniyet, maneviyat ve ruhani psikoloji gibi konularda kitaplar yazar. Bennett Londra yakınlarındaki önce 40'lı yıllarda Coombe Springs ve 1970'den sonra da Sherborne Şatosu'nda kurduğu tekke benzeri okullarda bir nevi ruhani mürşid olur. Bu arada da İstanbul ve Anadolu ziyaretlerini devam ettirir.

Bir süre sonra İstanbul'dan ayrılan Gurdjieff ise, Paris'e giderek orada kendi adıyla bir psiko-terapi merkezi ve vakıf kurar. Merkez günümüzde faaliyetini sürdürmektedir. 


RIZA NUR GÜRCİYEV'İN MÜRİDİ
Unutmadan şunu da ekleyelim. Atatürk'ün Lozan'a gönderdiği iki dönem milletvekilliği yapan daha sonra Atatürk'le arası açılan Doktor Rıza Nur da Gurdjieff'in öğrencisi olmuş, İzmir Suikastı sonrası muhaliflerin asıldığı İstiklal Mahkemelerini gördükten sonra, Türkiye'den ayrılıp Atatürk'ün ölümüne kadar önce Paris'te sonra İskenderiye'de yaşamıştır.

Mevlevi, Rufai, Hurifi, Melami gibi batıni tarikatlar, Gnostik öğretiler içerir. Anadolu'da uzun süre yaşamış Keltler de Gnostiktir. Günümüzde yapılan çalışmalarda Kelt kökenli insanların özellikle Ankara, Yozgat, Kırşehir  civarlarında göç almayan bölgelerde yaşadığı ortaya çıkarılmıştır. Keltler'in İslam'la tanışması çok eskilere dayanır.  



Rıza Nur ve Gurdgieff'in hayatını araştıran Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil 1965 yılında, 'Doktor Rıza Nur Üzerine Üç Yazı, Yankılar, Belgeler' kitabı yayınlamıştır. Tütengil daha sonra da Cumhuriyet Gazetesi'nde Rıza Nur-Gurdjieff' ilişkisini yazmış, 7 Aralık 1979 tarihinde evinden üniversiteye gitmek için çıktığında suikast sonucu öldürülmüştür.


Not: Yukarıdaki metin Türkiye'ye büyük hizmetleri olmuş, merhum AYTUNÇ ALTINDAL'ın yayınlanmış-yayınlanmamış çalışmalarından hazırlanmıştır. 



Roma'yı yağmalayan Bugünkü İrlanda ve İskoçyalılar'ın ataları olan KELTLER'in kralı KRAL OFFA, MS 7. Yüzyıl'da döktürdüğü sikkenin üzerinde "LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULALLAH" yazıyordu.


İlk İngiltere kralı Offa'nın bastırdığı sikke

Pagan olan KETLER'in tek tanrı arayışında başlangıçta Hristiyanların Tanrı-İsa-Kutsal ruh üçlemesi tatmin etmemişti. Müslüman misyonerlerden Kelime-i Şehadet'in sırrını (yani tek tanrı, tek ilah) öğrenince onlara bu inanç daha tutarlı geldi.

Britanya Adası'nda birliği sağlayarak ilk İNGİLTERE KRALI ünvanı alan,  Kelt asıllı kral OFFA bu inancı paralara kazımakta behis görmemişti. Nitekim 6 asır sonra KELT soyundan gelen İngiltere Kralı I. John da, papa tarafından aforoz edilince MÜSLÜMAN olmak için Endülüs hükümdarı Nasır'a heyet gönderecek, Nasır bunun samimi olmadığını düşününce TÜM İNGİLTERE'NİN İSLAMİYETE geçişi mümkün olmayacaktı.

Daha da enteresanı M.Ö. 700'lü yıllarda Anadolu'ya gelen ve orada bir medeniyet kuran KELT kabileleri geldikleri GALLER'deki başkentlerinin adı TURKIJE* idi. (Türkiye okunur) Henüz Anadolu ismi telaffuz edilmezken, KELTLER yaşadıkları doğu Ege ve Orta Anadolu'yu kapsayan bölgeye GALATEA adını verdiler. (Zaman içinde GALATYA olarak anılmaya başladı. Romalılar Keltlere; “Galli” diyorlardır.

İstanbul'un fethine kadar Roma içinde GALATALILAR varlıklarını sürdürdüler. Bir kısmı Konstantinopolis'a gelip, bugünkü Galata semtine yerleşti.
İncil'de Aziz Pavlus'un Galatyalılara yazdığı mektuptan da söz edilir.

TAPINAK ŞOVALYESİ MÜSLÜMAN OLUYOR

I. John'un Endülüs'e gönderdiği 3 kişilik heyetten biri geri dönmeyerek müslüman olur. Kendisi aynı zamanda tapınak şovalyesi olan bu zad, bir süre sonra da Selahaddin Eyyubi'nin torunuyla evlenir. Bu kişi gizli bir şovalye örgütü kurmuştur. İhvan-ı Safa (İhvan-üs Safa/Halis Kardeşler) bir düşünce akımı olmakla beraber, buna bağlı bir kol olan DAİ'lik teşkilatı günümüze kadar faaliyet göstermiştir. Gaziantep ve Kilis yöresinde DAİ soyadını kullananlar mevcut. İslamı yaymakla görevli Müslüman Misyonerlerdir ve batınidirler. 

II. Abdulhamid'in Büyük Britanya Şeyhülislamı ilan ettiği Abdullah Quilliam 
Kelt soyundan geliyordu.
 ATATÜRK CROWLEY KİMDİR?

19. Yüzyıl'da doğan ve İngiltere'de ilk cami ve İslam merkezini açan Abdullah Quilliam (1856-1932)
Kelt'dir. Quilliam müslüman olduktan sonra İslamiyete yaptığı hizmetlerden dolayı, 1893 yılında II. Abdülhamid tarafından Britanya Adaları ŞEYHÜLİSMAN'ı olarak görevlendirilmiştir.
Quilliam okültist ve ezoterik bilimlere meraklıdır. Çok yakın arkadaşı Aleister Crowley ise 33. dereceden mason ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti adlı gizli teşkilatın kurucusudur. Abdulhamid Han tüm bu bilgilere sahip olmasına rağmen, Quilliam'ı siyaseten Şeyhülislam yapmış; dünya üzerindeki gelişmelere bakıldığında Abdulhamid'in siyasi zekası bir kez daha bu olayda zuhur etmiştir.

Quilliam yaşamı boyunca İngiltere'de 600 den fazla insanın Müslüman olmasını sağlamış. Küçük oğlu Ahmed Galatasaray Lisesi'nde yatılı okumuştur.

Quilliam'ın yakın arkaşı Aleister Crowley, "batıya doğu mistizmini tanıtmıştır.
 “Dünyanın En Kötü Üne Sahip Adamı” “Yaşamış En Gizemli Adam” ve “The Beast 666” olarak ün salmış  Crowley de KETL'dir.

Aleister Crowley 1937 yılında doğan oğlunun adını, ATATÜRK koymuştur: ATATÜRK ALEİSTER CROWLEY.

Aleister Crowley mistik, okülltist ve gnostik bir KELT'tir.
Atatürk Crowley

SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ ADAM İNGİLTERE TAHTINA NASIL GÖZ DİKTİ? -ATATÜRK CROWLEY HAKKINDA HİÇBİR YERDE YAYINLANMAMIŞ BİLGİLER VE FOTOĞRAFLAR: 
ATATÜRK CROWLEY KİMDİR? | KAOSTA KAPIŞMA

Baba Crowley, THELEMA adlı bir öğretinin kurucusudur. Crowley'e Aiwass adında bir varlık tarafindan yazdırıldığı söylenen  "Liber AL vel Legis" adlı kitap Thelema'nın kutsal kitabı niteliğindedir.
Thelema’ya MAJI(2) hakimdir. Maji büyüden farklı olarak dünyevi arzular için kullanılmaz. İnsanı ruhsal olarak geliştiren ve tanrıya yaklaştıran ilimdir.

Atatürk Crowley babası gibi depdebe yerine, daha mütevazı bir hayat sürmüştür. Atatürk babasının izinden giderek Maji ile ilgilenmiş, babası gibi defalarca Türkiye'yi ziyaret etmiştir.


 BESMELE YAZILI HAÇ

Kelt Kralı Offa'nın bastırdığı ve üzerinde Kelime-i Tevhid yazılı altın sikkeden başka, bir de üzerinde BESMELE yazılı KELT HAÇI bulunuyor.
Para ve Haç'dan 19. yüzyıla kadar çok az kimsenin haberi olmuş. 1875 yılında Philippe Gardner adlı bir antikacı KELT HAÇI'nı sergilenmek üzere British Museum'a veriyor.

Haç mücevherlerden oluşuyor. Ve tam orta yerinde BİSMİLLAHİRRAHMANİRAHİM yazılı. Haç müzenin, takı ve mücevherler bölümüne kaydediliyor. Ancak İngilizler haçı SERGİLEMİYOR. Haç halen British Museum'da bulunmakta.

1965'li yıllara kadar Keltler'in ayin yaptığı Yerebatan Sarnıcı.

YEREBATAN SARNICI'NDA KELT AYİNİ

Sultanahmet'teki Yerebatan Sarnıcı'nda iskele üzerinde yürüyüp, sarnıcın dip tarafında doğru gidince, bir sütuna kaide olarak yerleştirilen ters bir MEDUSA başı bulunuyor.
Sarnıcın eskiden bu bölümü kapalı idi. 90'larda açıldı.
Bu Medusa başının ters konmasının özel bir sebebi var. Romalılar burana gizemli ve karanlık güçlerin bulunduğuna inanmışlar bu nedenle Medusa başını ters koymuşlar. Medusa'ya dokunulduğunda titreştiği söyleniyor.

Şimdi sıkı durun.

Kelt rahipleri yani Druidler her yıl Yerebatan Sarnıcı'na gelerek, burada ayin düzenlemişler. 1965'li yıllara kadar bu sürmüş. 3 gün arka arkaya süren ayinler sarnıcın o kısmı kapalı olduğu için kimse tarafından görülmemiş. Oraya nasıl girdiklerini ise Türkiye'deki İhvan-ı Safa mensuplarına sormak gerek.
Druidler için karanlık kutsaldır. Aydınlığın anası olarak kabul edilir. Bu ayinler Druidler için kutsal olan “Altındal” ile yapılır. Altındal; ökse otundan çıkarılan bir ağaç dalıdır.

KELTLER VE TÜRKİYE

Keltler'in Türkiye ile olan bağları 2 bin 700 yıl öncesine dayanıyor. Avrupa'dan Anadolu'ya gelen Keltler burada bir medeniyet kuruyor. Yukarıda kısaca söz etmiştik. Ve halen Kelt ırkından gelen insanlar yaşıyor Anadolu'da... (Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi arkeologları, Ankara'nın göç almamış köylerinde Keltler'in hala yaşadıklarını kanıtlamışlardır.)
Bugünkü Keltler (İrlanda, İskoçya, İngiltere), Protestan ve GNOSTİK(3) Hıristiyanlardır. Katoliklerin Teslis inancını reddederler. Bugün sayıları çok az olan ve Güneydoğu ile Suriye'de yaşayan Yezdaniler (Yezidiler) aynı inanca sahiptir.
Keltler zaman içinde Katoliklerle mücadele etmek amacıyla çeşitli tarikatlar ve örgütler kurmuşlardır. Bunlardan biri de meşhur GÜL VE HAÇ örgütüdür.

İhvan-ı Safa akımı etrafında toplanan İsmaililer, Hurifiler, Melamiler, Rufailer, vs. de GNOSTİK MÜSLÜMANLARDIR. Bunlar Sünni inancın aksine, Batıni yani inançlarını içte yaşamayı savunurlar. Kur'an ayetlerinin bir zahiri, bir de batıni anlamı olduğuna inanırlar. Klasik İslam öğretisinin sıradan insanlar için olduğunu, batıniliğin daha yüksek bir anlayışa sahip olduğunu kabul ederler.

İslamiyet'in Anadolu'ya yayılmasından sonra burada kalan bazı KELTLER, müslüman oluyor. Fakat bunların batıni olduğu söyleniyor. Keltler'in kurduğu CABİRİLİK(4) bugüne kadar tüm gnostik/okültis/ezoterik örgütlerin ana ekseninde bulunuyor. Cabiriler Yahudilerle ve Vatikan ile en çok mücadele etmiş bir teşkilat.

Kafalar iyice karıştı değil mi?

Benimde...

Keltler'in, İslam'la ilişkisi 1400 yıldır mevcut. Bunların içinde Müslüman olanlar da var. Hristiyan Keltler ise Protestandır.
Anadolu'daki Keltler ile Avrupa'da yaşayan Keltler birleşerek, MÖ 387'de Roma İmparatorluğu'nu ağır bir yenilgiye uğrattılar. Roma'ya giren Keltler şehri yağmalayıp, sonra çekildiler.
Ankara'da ilk yerleşim kuran Keltler'dir. Bugünkü Ankara isminin türetildiği Ankyra kelimesinin “durduran” anlamında Galatlar/Keltler tarafından verildiği söylenir.

Keltler ile Türkler'in o günlerden bugüne ilişkisi sürmüştür.

Durum biraz karışık olmakla beraber; İslam gnostikleriyle, Hristiyan gnostiklerinin kurdukları teşkilatlar, her dönem ilişki içinde olmuş, bunlara mason locaları ve sabeteyistler olarak bilinen Avdetiler de dahildir.

Gül ve Haç Kardeşliği ile İhvan-ı Safa'nın, Tapınakçılar ile Manevi Cihazlanma Derneği'nin ilişkileri her zaman iç içedir.

Gül ve Haç Örgütü bir zamanlar büyük toplantılarını İzmir ve İstanbul'da (Teşvikiye İzmir Palas Apartmanı) yapmıştır. Hatta uzun bir süre İstanbul onlara başkentlik de yaptı.

Not: Bu yazı merhum araştırmacı-yazar AYTUNÇ ALTINDAL'ın yaptığı araştırmalardan faydalanılarak yazılmıştır. 

(1)Britanica'nın İrlanda için hazırlanan ciltlerinde mevcut. Bilgiler İrlanda Devlet Arşivlerinden alınmış.

(2) Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz  dünyaca ünlü araştırmacı-yazar AYTUNÇ ALTINDAL'ın, MAJI konusunda önemli çalışmaları bulunmaktadır. Altındal da batıni ve Gnostik müslümandır.
 
(3)Gnostisizm; Antik Mısır ezoterizmini, Antik Yunan ezoterizmini (Platon, Pisagor), İbrani geleneklerini, Zerdüştçülüğü, bazı Doğu geleneklerini ve dinlerini, Hıristiyanlığı eklektik bir tutumla sentezleyen, birçok tarikâtın benimsediği mistik felsefeye verilen genel addır.

(4)Helen, Yahudi, Roma, Antik Mısır, Sümer, Babil, Hint ve Çin 'Geleneklerinden' fuzyon yoluyla taşınmış ögeler vardı. Ancak en güçlü etki Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasından gelmişti. Baküs, Ceres, Cybele ve Eleusis, Samothrace kültürlerindeki okültik, hermetik, ezoterik, alşimist uygulamalar bir sentez halinde belirli bir tarikat/örgüt tarafından günümüze kadar intikal ettirilmişti. Bu gizli tarikat 'Cabiriler' adıyla tanınmıştı.
1888 yılında bu kültürün tapınağına ve tanrılarının izine ulaşılabildi. Thebes'de yapılan kazılarda Cabiri kültürünün tanrılarından biri olan ve Heredot tarafından 'En Güçlü Büyücü' diye tanımlanan Caberios'un heykeli bulunmuştur. Gizli Geleneğin, Yahudi Kabalizmi dahil her yönüyle uğraşan ve sadece soyluların, zenginlerin ve bilim adamlarının üye olabildikleri ilk 'Açık' Gnostik-Hıristiyan tarikat ve locaları 1767'den itibaren peş peşe açılmaya başlandı. Bunlar tamamen Cabiri Geleneğine uygun, en eski kültür ve kült uygulamalarının taşıyıcıları oldukları bilinen özel örgütlerdi.