Articles by "Terzi Fikri"
Terzi Fikri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KEMAL KAPLAN
11 Temmuz 2015

Sistem adalet üzerinde işlemiyorsa, halk adalete olan inancını kaybetmişse, ortada ters giden bir şeyler var ise, düzeltmek devlet eliyle olmuyorsa, toplum içindeki başka refleksler devreye girer veya istismara açık bir düzen peydah olur.

1979 yılında Fatsa'da olanlar bundan başkası değildi. 80 darbesi öncesinde ülkenin her alanına yayılan kaos, halkı pes ettirmiş, karaborsacıya, vurguncuya peşkeş çekilen vatandaş bir kurtuluş yolu ararken, Terzi Fikri yetişmiştir Fatsalı'nın imdadına...

1938 yılında Fatsa'nın Kabadağı köyünde doğan Fikri Sönmez, ilkokuldan sonra terzi çırağı olarak başladığı meslek yaşamı onu bambaşka bir mecraya yönlendirecekti. Arkadaşlarının etkisiyle Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. Aktif siyasete başlayarak Dev-Genç kadroları içinde yer aldı. 1970'lerde Mahir Çayan'ın Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'ne katıldı.

Sönmez, Maltepe Cezaevi'nden kaçan Mahir Çayan ve arkadaşlarının Karadeniz'e geçmelerini sağlamak ve eylemlerinde yardımcı olduğu gerekçesiyle, THKP-C davasında 2 yıl tutuklu olarak yargılandıktan sonra, 1974 affıyla serbest kalır.

Terzi Fikri siyasetten uzak kalmaz. 1979 yılında ölen Fatsa belediye başkanı yerine, yeni başkanlık için ara seçim yapılır. Fikri Sönmez bağımsız olarak seçime girer. CHP, AP ve MSP'yi arkasında bırakarak seçimi kazanır. İlk iş olarak Halk Meclisi kuran çiçeği burnunda belediye başkanı, Fatsa'yı özelliklerine göre 11 bölgeye ayırır. Başkanın sloganı; "Çamura, rüşvete ve karaborsaya son"dur. Ekonomik ve siyasi keşmekeşten bunalan halk Terzi Fikri'nin etrafında toplanır.
İki ayda bir halk toplantıları yapılır. Halkın belediye yönetimine katılımı sağlanır. Halktan seçilen kişilerden oluşturulan komiteler belediyenin hizmetlerini denetler.

Fatsa'nın en büyük sorunları çamurlu yolları, kanalizasyon sisteminden kaynaklanan haşere ve mikropların yaydığı salgın hastalıklar, kumar, rüşvet ve yolsuzluklardır. Türkiye genelinde olduğu gibi halk şekeri, yağı ve sigarayı karaborsacıların insafıyla temin edebiliyordu.  Komitelerde genel belediye sorunlarının yanı sıra içki, kumar ve kadına evde uygulanan şiddet ele alınıyordu.
Bugünün ütopyası 'DEVRİM' sessiz-sedasız, Fatsa'da gerçekleşmişti. 8 ay gibi kısa bir sürede gerçekleşen 'komün' düzeni, merkezi otoritenin dikkatinden kaçtı mı sandınız. Bugün çokça duyduğumuz 'paralel yapı', adına yakışır bir şekilde Fatsa'da zuhur etmişti.  

Fatsa Komünü, sıradan halk için bir kurtuluş gibi olmasına rağmen, komüne karşı gelen, Dev-Yol eylemlerine iştirak etmeyen veya sağ görüşlüler için ızdırap olmuştur. Komün hiçbir karşı düşünce ve eyleme izin vermemiş, şiddetli şekilde bastırma yöntemleri kullanmıştır. İşkence, darp ve ölümler halkın sindirilmesinde etkili olmuştur.

DARBE ÖNCE FATSA'YA GELDİ

Ankara sisteme çomak sokan bölgeye operasyonu geciktirmedi. 11 Temmuz 1980'de ilçeye lokal darbe yapıldı. Bu aslında 12 Eylül provasıydı. Operasyonu Kenan Evren bizzat yönetti. Sokağa çıkma yasağı konuldu. Evler bir bir arandı. 400'e yakın kişi tevkif edildi. Tutuklu yargılama yıllar sürdü. Terzi Fikri 4 Mayıs 1985 tarihinde cezaevinde öldü. Ölüm nedeni kalp krizi olarak açıklandı.

KİM KAHRAMAN OLUR?

Türkiye'deki sosyalistlerin-komünistlerin en büyük hayâli ülkede bir devrimle sisteme el koymaktır. 45 yaşındayım. 80'lerde çocukken de duyardım, halen duymaktayım bu ülküyü... Devrimin en büyük sembollerinden biri de Deniz Gezmiş'tir. Yaldızlı sözlere; "Denizler..." diye başlanır. 1 mayıslarda flamalarda Deniz dalgalanır, tişörtler üzerindeki Deniz, İstiklal Caddesi'ni arşınlar durur.
Nedense, dava için banka soyan ardından idam edilen kahraman olur da, bugüne kadar kimsenin başaramadığı DEVRİM'i halkın omuzlarında gerçekleştiren bir TERZİ kahraman olamaz yurdumda.

GAZİ HALK MAHKEMELERİ

Yazının başında demiştik ya; "halkın umudu bitmişse..." diye. Fatsa gibi olmasa da, günümüz bir nevi komün yapılanması da Gazi Mahallesi'nde uzun yıllardır devam ediyor. 10 yıl kadar önce duyduğum zaman inanamamıştım. Sonra araştırdım, eğer doğruymuş. Gazi Mahallesi'nde bazı durumlarda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının işlemediği bir adalet mekanizması mevcut: Gazi Halk Mahkemeleri.
Halk, hatta esnaf aralarındaki sorunları Halk Mahkemelerine götürerek çözme yoluna gidiyor. Mahkemenin aldığı kararın bağlayıcılığı var.
Duyduğum bir örnekle devam edeyim: Gazi Mahallesi'nde bir esnaf diğerine borç veriyor. Ödeme günü geçtiği halde borçlu parayı ödemiyor. Gidiyor Halk Mahkemesi'ne, durumu anlatıyor. Mahkeme borçluyu da çağırıyor. Sonra ikisini birden dinliyor. Borçlunun parayı ödemesine karar veriliyor. Ödeme süresi veriliyor. Fakat borçlu bu süre içinde de ödemeyi yapmıyor. Alacaklı durumu mahkemeye bildiriyor. Mahkeme "borçlunun cezalandırılmasına..."  diye hükmü veriyor. Birkaç gün sonra Alibeyköy Barajı kırsalında borçlu kolu bacağı kırılmış şekilde bulunuyor.

Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine inancın ölçüsü, Halk Mahkemelerinin gördüğü davalardır . Aylarca, yıllarca mahkeme salonlarında 'adalet' arayan halkın, çözüm için aradığı alternatif yolda kaybolması muhtemeldir.
Mevcut yapıların Okmeydanı, Küçükarmutlu ve Gülsuyu'nda da olduğunu biliyorum. Geçtiğimiz yıllarda sol örgütlerin Gülsuyu'nda uyuşturucu çetelerine karşı mücadele başlattığını medyadan takip ettik. Bu memleketin uyuşturucuyla mücadele edecek kolluk kuvveti yok mu? Var ise yeterli mi değil? Veya mücadelesi mi yetersiz?

HİZBULLAH VE PKK ÖRNEKLERİ

Devletin PKK ile mücadele amacıyla kurdurduğu söylenen HİZBULLAH da kendi kanunlarını koymuş, bölgede uygulama alanı bulmuştu. 90'larda ortaya çıkarılan mezar evler bunun ürünüydü.

Aynı yolu PKK da denemiş ve başarılı olmuştur. Zamanında PKK'nın da 'kurtarılmış bölge' tanımı içine giren yörelerde, kanun koyucu ve uygulayıcı olarak icralarda bulunduğunu biliyoruz.

DEVLET OTORİTESİNİN BULUNMADIĞI VEYA KANUNLARIN HALK NEZDİNDE YETERSİZ GÖRÜLDÜĞÜ DURUMLARDA, HALKIN DEVLETTEN ÜMİDİNİ KESTİĞİ ANLARDA, ADALETİN BAŞKA MECRALARDA ARANMASI KAÇINILMAZ.

'BÜYÜK SARAYLAR' YAPTIRARAK BÜYÜK DEVLET OLUNMADIĞI ANLAŞILDIĞINDA 'BÜYÜK DEVLET' OLMA YOLUNDA BİR MERHALE KAT ETTİK DEMEKTİR.

TERZİLER HEP DEVRİMCİ Mİ OLUR?

Terzi Fikri'yi tanımak için yaşımız yeterli olmasa da, bir başka devrimci TERZİ NURİ'yi tanımakla müşerrefim. Yahu terziler de hep devrimci mi olur? sorusu aklınıza gelecektir. Belki de mesleki deformasyon(!)...

Terzi Nuri Kaymaz da adeta 'terzilerin milli görüşü' diyebileceğimiz siyasi görüş olan DEVRİMCİ bir ağabeyimiz. Kendisi eski KAWA ve onun askeri kanadı olan KIZIL PEŞMERGE mensubu idi.

'Örgüt' ve 'dava' meselelerinden ağzı çokça yanmış olan Terzi Nuri'nin maceralarını önümüzdeki haftalarda blog yazılarım arasında bulabileceğinizi temenni ediyorum.