1736 senesinde İran'da Nadiriye Devleti'ni kurmuş olan Nadir Şah, ilk iş olarak Mogan'da bir kurultay toplamış ve İran'ın önde gelenlerinden devlet başkanlığı için biat almıştır. Bilahare Osmanlı Devleti ile barış yaparak ülkesinin geleceğini sağlama almayı amaçlamıştır. Nadir Şah bu esnada İran ülkesini topyekûn Ehl-i Sünnet Mezhebi'ne kazandırmış olması karşılığında Osmanlı Devleti'nden bir jest beklemekteydi. O jest ise, mensubu bulundukları Caferiye Mezhebinin Osmanlı Devleti'nce beşinci mezhep olarak Ehl-i Sünnet'e dahil edilmesi ve Harem-i Şerif'te bu mezhep için bir rükün tahsis edilmesiydi. İran tarafı bu konuda oldukça ısrarlıydı. Nadir Şah'ın, Ehl-i Sünnet'e dahil olma fikrindeki bir diğer saik de doğuda büyük bir tehdit unsuru olan Afganlılarla iyi geçinme çabasıdır. Osmanlı Devleti, bağlı bulunduğu Hanefi Mezhebi'nden kaynaklanan fıkhî zorunlulukları gerekçe göstererek Nadir Şah'ın birbiriyle bağlantılı bu iki talebini kabul etmemiştir. Ancak süreç içerisinde Nadir Şah'a ve ricaline gönderilen mektuplarda oldukça dikkatli ve yumuşak bir üslup kullanıldığı fark edilmektedir.
3 Numaralı Nâme-i Hümâyûn Defteri'nde derlenmiş olan toplam 71 adet yazış- ma, ağırlıklı olarak Nadir Şah dönemini ihtiva etmekteyse de Alikuli Han'ın kısa süren saltanat naipliği dönemine ait yazışmalar da mevcuttur. Defterin son iki hükmü ise Afgan Ahmed Şah'tan III.Mustafa'ya gelen ve cevaben mezkûr şâha gönderilen namelerdir
Post A Comment:
0 comments: