Articles by "kasımpaşa"
kasımpaşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



KÜLTÜR BAKANLIĞI'NIN İKİLEMİ
Hemen her gün önünden geçtiğimiz bir çok türbe veya tarihi çeşmenin farkında olmayız. Olsak da onların hikayelerini bilmeyiz. 

Lohusa Sultan bunlardan biri. Geçenlerde Nuri Kaymaz beni Lohusa Sultan'ın türbesine götürdü. Şişhane'den Kasımpaşa'ya dönerken yolun tam ortasındaki türbeye gittiğimizde kapı kilitliydi.

Türbe Külltür Bakanlığı tarafından restore edilmiş, kapının kenarına da bir kitabe dikilmişti. Kitabede türbeye ait kesin bilgi olmasa da söylenceye göre; padişah kızı olan Lohusa Sultan istemeyerek biriyle evlendirilir. Kadın hacca dönüşü türbenin olduğu yerde ölür oraya gömülür, yıl 1647. Sonrasında kocası oraya bir türbe yaptırır, sık sık ziyaretine gider. 4-5 sonra kabirden bebek sesi duyar kabri açar. Kabirde doğan bebek annesinin memesinden süt emiyor. Kadının da cesedi hiç bozulmamış. Kısaca hikaye bu.

Lakin; kapı kilitli olmasına rağmen, parmaklık arasından küçük bir delikten içerisini görme fırsatım oldu. İçeride bir sandukanın ayakucunda bir kitabe daha vardı. Ve dışarıdaki kitabede yazan hikayeye hiç ama hiç uymuyordu. İçerideki kitabede: Olay 1500'lü yıllarda geçiyor. Kasımpaşa'da oturan bir adamın karısı hamile kalır. O esnada da ordu sefer hazırlığı yapar. Adam sefere katılma istese de hamile karısını bırakmak istemez. Kadın "bizi Allah'a emanet et ve sefere git" der. Adam kadının sözüyle sefere gider. Geri döndüğünde eşi hamileyken ölmüştür. Adam buna inanamaz. Komşuları mezarı gösterir. Adam gözü yaşlı "benim karım ölmemiştir. Onu ve karnındaki çocuğumuzu Allah'a emanet ettim" diyerek mezarı kazmaya başlar. O esnada mezardan bebek sesi gelir.

Bu tür olaylarda veya tarihsel veri olmayan durumlarda halk arasında aynı olaya ait farklı hikayeler anlatılabilir. Ancak Kültür Bakanlığı'nın içeride ayrı, dışarıda ayrı kitabe koyması ve bunların arasında çelişki olması kabul edilir türden değil. İkisini de kullanıp altına bir açıklama yazabilirlerdi.

AYRICA türbeye dair büyük bir sıkıntı daha var. Türbede Lohusa Hatun dışında İKİ SANDUKA DAHA BULUNUYOR. Türbe Lohusa Hatun'a ait ise diğerleri kim? Bunlara ait bir bilgi yok.





Can Ataklı'nın 2014 yılı Çankaya "kehaneti" tutacak mı?


GEÇEN GÜN YAZDIĞIM "KEHANET TUTMADI" ADLI YAZIMA 
CAN ATAKLI'DAN CEVAP GELDİ.

Ataklı cevabi yazısında, yazdıklarının kehanet olmadığını, analizlerinin tutmadığını bunun ise beklenmeyen gelişmelerden kaynaklandığını söylüyor. Ataklı bunun dışında 2014 yılına ait bir 'kehanette' daha bulunuyor.

17 Mayıs 2010 tarihinde Vatan Gazetesi'ndeki köşesinde geleceğe yönelik birtakım tahminlerde bulunan Can Ataklı, 18 ay süre vererek, süre sonunda yazdıklarının gerçekleşmemesi durumunda, kendisinden hesap sorulabilecğini söylemişti.

Ben de fikri takip yaparak, 18 ay yerine yazıyı 25 ay arşivimde saklamış daha sonra da kehanetlerin tutmaması neticesinde "hesap soruyorum" demiştim. Ataklı'dan cevap geldi.

İki yıl önce hesap sorulmasını isteyen Ataklı, hesap sorulduğunda, yazdıklarının analizden ibaret olduğunu söyleyerek, 'hesabı verdiğini' düşünüyor. Ben yeterli bulmadım. Siz?

Her gün on binlerce kişiye ulaşma imkanına sahip bir köşe yazarını, toplumu yönlendirme yetisine sahip aydın olarak düşündüğümüz bir kişinin yazdıklarını, "benim analizim budur" şeklinde bitirmesi gerekmez mi?

Can Ataklı tam tersi bir tavırla meydan okurcasına, "İsteyen bu yazıyı kesip saklayabilir ve 18 ay sonra tahminlerin önemli bir bölümü gerçekleşmezse hesabını sorabilir" şeklindeki çıkışı, her fırsatta eleştirdiği başbakanın Kasımpaşalı raconuna uyuyor.

Ayrıca, "tahminlerim tutmadı" şeklinde bir hesap verme, bu yüksekten uçuşa yakışır cevvallikte değil.

Can Ataklı'nın kendisi için yazdığım yazıya gönderdiği cevap... Aşağıdaki yazıyı okuyucularına yanıldığından dolayı "verdiği hesap" olarak düşünebilirsiniz. Size tatmin edici gelecek mi bakalım:

"doğru söylüyorsunuz.
o yazı o gün itibarıyla yazılmıştı.
daha sonra araya giren beklenmedik olaylar oldu.
o yazı bir kehanet değil bir analizdi.
o gün itibarıyla gidişat bu yöndeydi.
şimdi başka bir aşama geldi.
bizim için en tehlikeli durumlar bunlardır
olaylara belli bir mantık ve sistematik açısından bakarsınız.
bunların çoğu beklediğiniz gibi gelişir ama bazı anlarda beklenmedik olaylar olur siz yanılırsın ya da yanlış değerlendirme yapmış olursunuz
örneğin bir buçuk yıl önce suriye'de esad'ın birkaç hafta içinde gideceğine inananların oranı yüzde 80'lerdeydi.
nitekim hükümet de tamamen buna yatırım yaparak esad'a yönelik düşmanlık politikasını yönetti.
ama olmadı.
bazen akıl ve mantığın da üzerine çıkan gelişmeler olabiliyor.
bugünden bakışla örneğin tayyip erdoğanın 2014'de çankaya'ya çıkamayacağını tahmin ediyorum.
iç ve dış gelişmeler iktidarı sürekli sıkıştırıyor
şu anda sanal bir egemenlik sürdürüyorlar.
hukuku tanımadan güce inanarak tüm değerleri alt üst ederek yollarına devam ediyorlar
buna gariptir halk desteği de var
ama halkın gerçekleri ne kadar farkettiğini bilemiyorum
burada da akıl ve mantık dışı gelişmeler oluyor
örneğin dine bağlılık, dine saygı toplumun önemli bir bölümünde "beklenen tepkilerin aksine tepkilere" neden olabiliyor.
kısacısı her zaman ve her olayda tahmin ve analizler tutmayabilir.
bu o kişinin ne tamamen haklı olduğunu ne de tamamen haksız olduğunu göstermez."

sevgiler selamlar
can ataklı

Toplumsal sorumluluğu olan özellikle Can Ataklı gibi yılların deneyimli köşe yazarları, yazdıkları ve söyledikleriyle çok büyük vebal üstleniyorlar. 

Son bir şey daha eklemek istiyorum: İki yıl önce tutmayan tahminlerinden sonra, Ataklı'nın yukarıdaki bana gönderdiği yazısında yeni bir kehanet ortaya koyması da ayrı bir cesaret örneği. Ama olsun bu kadar kolay hesap verildiğine göre...