cellat kara ali vicdanı
Sultan İbrahim'i tahttan indirenler korku içinde yaşıyorlardı. Ya bir gün kurtulur da hesap sormaya kalkarsa halleri ne olacaktı? Kafa kafaya ve­rip bir süre düşündüler. En insafsız­ları şu teklifi ileri sürdü: 

"En iyisi öldürtelim gitsin!" Duyanların kanı don­du, tüyleri diken diken oldu. 

"Ama na­sıl olur?" diye mırıldandılar, "Ne de olsa padişahlık yapmıştır. Zaten Sul­tan Genç Osman'ın acısı milleti ağ­latır. Yeni bir acıyla büsbütün sarsıl­mazlar mı?"

İtirazlar sönük kalınca karar verildi: "Sultan İbrahim öldü­rülecek!" Meşhur cellât Kara Ali'ye haber ettiler.

Kara Ali yardımcısı Ha­mal Ali'yi yanına alıp saraya gitti. İki cellâdı Sultan İbrahim'in kapalı tutulduğu odaya götürdüler: "işini tez tut, biz dışarıda bekliyoruz!"

Sayısız kelle uçurmuş cellât Kara Ali'nin ren­gi attı. Bu nasıl işti? Durup dururken bir eski padişah öldürülür müydü? Sa­çını yolarak dışarı kaçtı: "Ben bu işi yapamam. Beni öldürün ama bu işi yap­maya zorlamayın! Sultan İbrahim’e kıyamam!" Yakalayıp sadrazamın kar­şısına getirdiler. Sadrazam bir süre Ka­ra Ali'yi tekmeledikten sonra "Bre mel'ûn!" diye bağırdı,

"Tez işini bi­tir, yoksa ben senin işini bitiririm!" Kara Ali iki gözü iki çeşme yalvarıyordu: "Devletlüm! Beni öldür de bu işi yaptırma kurban olayım, zorlama tek, öldür kurtulayım! Padişahımı öldüremem! "Bre o artık padişah değil­dir, sıradan bir saraylıdır!" "Yapma devletlü vezir, ben onun ekmeğini ye­mişim. Öldüremem!" Sadrazam Mehmed Paşa tekrar tekme tokat cellâdı dövmeye girişti. Bir yandan da bağı­rıyordu: "Sen onu öldürmezsen ben se­ni yamağına (çırağına) öldürtürüm!"

Kara Ali'nin yamağı Hamal Ali'ye emretti: "Tez uçur şu kâfirin kellesini!" Hamal Ali'nin baltası ustasının boynu üzerinde parlayınca can pazarı kuruldu. Cellât Kara Ali'ye kendi canı daha kıymetli geldi. "Yapacağım!" diye inledi.

Sultan İbrahim'in odası­na soktular. Sultanın sırtında kırmızı atlastan entari, ayağında kırmızı şal­var, başında kavuğu vardı. Elinde bir Kur'ân-ı Kerîm tutuyordu.

Cellâtlarla arkasındakileri görünce atıldı: "iş­te Allah'ın Kitabı! Beni ne hükümle öldürdüğünüzü söyleyin!"

Yeniçeri Ağası Kara Ali'yi dürttü: "Söyletme, işini bitir!"

Kara Ali'nin bütün vücu­du zangır zangır titriyordu. Ama ka­rarı yerine getirdi. Kement atıp Sul­tan İbrahim'i boğdu. İş bittikten son­ra sessizce avluya çıktı. Cellât çeşme­sinin altına oturup dakikalarca ağladı. Bir cellâdın vicdanı, makam hırsıyla göz­leri kararmış yöneticilerin vicdanın­dan daha temiz çıkmıştı.

Yavuz Bahadıroğlu

Arama sözcükleriağlayan cellat kara ali hikayesi, sultan ibrahimin boğulması,kement,kara ali,makam hırsı,yaşanmış olaylar, yavuz bahadıroğlu,celladın vicdanı daha temiz.
Axact

Axact

Vestibulum bibendum felis sit amet dolor auctor molestie. In dignissim eget nibh id dapibus. Fusce et suscipit orci. Aliquam sit amet urna lorem. Duis eu imperdiet nunc, non imperdiet libero.

Post A Comment:

0 comments: