Articles by "Ghayat Al-Hakim"
Ghayat Al-Hakim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEMAVİ DİNLERİN YASAKLADIĞI KİTAP 






Doğu Ortodoks Kilisesi'nin, Vatikan'la süren 'TESLİS' inancı mücadelesi 1054 yılında Papa IX. Leo'nun, Konstantinopolis'teki Patrik Cerularius ve yanındakileri,  'aforoz' etmesiyle savaş başka mecralara taşındı. (Mücadele 911 yıl sonra 1965 yılında iki dini liderin bir araya gelmesiyle son buldu)  Patrik de Papa'yı aforoz etti. Fakat Doğu Roma İmparatoru, Vatikan'dan yana tavır alınca bu defa patrik şehirde 'Ortodoksluk elden gidiyor' diye isyan çıkarır. İsyan imparatorun Papa'nın hükmünü yok sayması sonucu bir anda son bulur.

Patrik Cerularius döneminde Doğu Roma'nın en güçlü kişidir. Roma'ya hermetizmi (Mısır, İbrani ve doğu mistizminin içinde yer aldığı gnostik öğreti.) sokmakla suçlanan filozof Michael Psellus ile işbirliği yapmıştır. Psellus çok önemli bir tarihçi ve felsefe üstadıydı. Ayasofya Kilisesi'nin içinde gizli bir örgüt kurmuştu. Örgüt çeşitli dillerde yazılmış çok eski metinleri tercüme ederek, kilisenin bilgisi dışında tartışıyordu. El yazması bilgiler Hıristiyan dininin temel ilkelerini kökten sarsacak cinstendi.

Psellus, Kilise'nin dogmalarına karşı 'akıl'ı savunuyordu. İman'ı ikinci plana atmıştı. Pagan filozoflara Hıristiyanlığın kutsal ermişlerinden ve azizlerinden daha fazla atıflarda bulunuyor, onların geleneklerini övüyordu. Psellus'un kendi gizli çevresine aktardığı gizli bilgiler Kilise yönetimi tarafından duyulursa  herhalde hemen plep ssanctanm önüne atılırdı.(1) 

Psellus Ortodoks Kilisesi'ne öyle bir nüfuz etmişti ki, pagan kültürüne ait bazı törenleri kilisenin benimsemesini sağlamıştı. Ayinler kilisenin belirlediği bir düzen içinde uygulanıyordu. Konstantinopolis'te sadece dokumacı kadınların katıldığı ve cinsel gösterilerin yapıldığı AGATHA GÜNÜ olarak adlandırılan törenlerin kilisenin ayin takvimi içine almasını Psellus sağladı.

Psellus pozitivist olmasına rağmen cinlere inanıyordu. Kilise öğretilerinden ziyade yasaklanan Hermetizm'e merakı daha fazlaydı.  Hermetizmle ilgili elde ettiği gizli ve yasaklanmış kitapları Grekçe'ye çevirmiş veya çevirtmiştir. Psellus gizli çalışmalardan elde ettiği verileri Hıristiyanlar'ın günlük hayatlarının içine dahil etmeyi başararak, Ortodoks inancını Hermetizm'le harmanlamıştır.

Psellus'un elde ettiği bu bilgiler 1050 yılında Harran'daki son 'Sabii Mabedi' yıktırılınca eline geçmiştir. Buradaki bir çok kutsal metin kendisine ulaştırılmıştır.
Kur'an da ve İncil'de adı geçen Sabii'ler Gnostik Hıristiyanlar'dan olup, İsa'ya değil Vaftizci Yahya'ya inanırlar.

Harran Hermetizm'in merkezi durumundaydı. Sabiiler ve bölgede yaşayan Yezidiler için Hermetizm hayatın ayrılmayızdı.

Psellus Ayasofya'da kurduğu örgüt vasıtasıyla, bu el yazmalarındaki öğretiyi, sosyal yaşama aktarıyordu. Öğrencileri arasında Arap ve Keltler de vardı.

Hermetizm'in, bütün dinlerin yasakladığı ve içinde büyü, fal, tılsım, sihir gibi öğretilerin bulunduğu bir kitabı vardı.

BATI DÜNYASI bu Hermetik kitabı Psellus vasıtasıyla öğrendi. Psellus PİCATRİX adını verdiği ve İncild'en çok önce yazıldığı bilinen kitabın asıl adı: GHAYAT AL-HAKİM - BİLGELERİN GAYESİ.

PİCATRİX Grekçe'ye çevrildikten sonra Latince'ye ve İspanyolca'ya çevrildi. Kitap tüm Avrupa'ya yayıldı. İlk defa öğrenilen öğretiler Avrupa halklarını etkilemiş, Hıristiyan inancının yanı sıra Hermetik kültür Avrupa'da hakim olmaya başlamıştı.

Soylu ve zengin bir aileden gelen ve Hermetik bilgilere sahip Gautier d'Arras, 1160 yılında Kilise'nin bugüne kadar kötülediği ve tabu sayılan biri hakkında bir roman yazdı. Ve romanda kahramanı İsa ile eşdeğer tutarak kutsadı. Bu kişi Tyanalı Apollonius'tan başkası değildi. Tyana yani Hititler'in eski başkentlerinden Tuvana, Niğde'nin Kemerhisar ilçesinden başkası değildi.

Günümüzde PİCATRİX olduğu söylenen kitaplar çeşitli dillerde yayınlanmış olmasına rağmen, bunların aslıyla ilgisi pek yoktur.

(Tyanalı Apollonnius'u bir başka yazımızda anlatacağız. Lakin her yerde bulabileceğiniz bilgilerle değil.)




1- Aytunç Altındal, "Hangi İsa", s. 41.