Osmanlı zamanında, kendileriyle anlaşmalı Hollandalı tüccarlar İstanbul’a gemilerle gelir ve ticaret malı alabilmek için bazen haftalarca sıra beklerlerdi.

İşte bu tüccarlardan birisi bir gün Osmanlı tüccarına kumaş satın almak için gelir.. Osmanlı tüccarı da bütün kumaş toplarını birer birer Hollandalı'ya göstererek hepsini kendisine teslim eder.. Fakat bir kaç top kumaş vardır ki kenarda beklemektedir..

Bunun üzerine Hollandalı tüccar sorar: "Şu kenardaki kumaşları neden vermiyorsun..?"

Osmanlı tüccarı cevap verir: "Onlar defolu ürün..."

Hollandalı tüccar devam eder: "Önemli değil, uzun yoldan geldim, kumaşa ihtiyacım var. Ben o defolu kumaşı da sağlam kumaş fiyatına almaya razıyım."

Osmanlı tüccarı yine de vermek istemez. Fakat Hollandalı tüccar ısrar etmeye devam eder..

Bunun üzerine Osmanlı tüccarı şöyle der: “Ben malımın kusurlu olduğunu size söyledim ve siz de öğrendiniz. Fakat siz bunları kendi ülkenizde satarken alıcılarınız benim size bunları söylediğimi bilmeyecekler. Böylece sizin müşterilerinize ben kusurlu mal satmış gibi olacağım. Neticede Osmanlı'nın şeref ve haysiyeti rencide olacak ve bizi hilekar sanacaklar. Bu yüzden kusurlu mallarımı size satamam!"

Hollandalı bu yaşadıklarını diğer tüccarlara hayretler içinde anlatır. Bu söz dilden dile dolaşarak Osmanlı’nın dürüstlüğü Hollanda'da destanlaşır.
Axact

Axact

Vestibulum bibendum felis sit amet dolor auctor molestie. In dignissim eget nibh id dapibus. Fusce et suscipit orci. Aliquam sit amet urna lorem. Duis eu imperdiet nunc, non imperdiet libero.

Post A Comment:

0 comments: