Articles by "Mezopotamya Kültür Tarihi"
Mezopotamya Kültür Tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster








3)"Andolsun ki biz kendi çevrenizde bulunan memleketleri helak ettik. Ayetleri, belki onlar küfürden imana dönerler diye tekrar tekrar açıkladık. O vakit Allah'ı bırakıp da güya O'na yakınlığa vesile edindikleri düzme ilahlar onların azabını savmaya yardım etmeli değil miydi? Tersine o düzme ilahlar kendilerinden ayrılıp kayboldular Bu onların yalanlarıdır; uydurmakta oldukları şeydir" (Ahkaf, 27,28).

"Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecek mişim? Siz hepiniz O'na döndürüleceksiniz. Ben O'ndan başka ilahlar edinir miyirn? Eğer o çok esirgeyici Allah bana zarar vermek isterse (iddia ettiğiniz) o şeylerin şefaati bana hiç bir fayda vermez. Onlar beni asla. kurtaramazlar" (Yasin, 22, 23)

"Onu bırakıp ta kendilerine bir takım dostlar edinenler derler ki:" Biz bunlara ancak bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye tapıyoruz. Şüphe yok ki Allah, onlarla mü'minler arasında ihtilaf edegeldikleri şeyler hakkında hükmünü verecektir"(Zülner, 3)

"Onlar Allah'ı bırakıp, kendilerine ne bir zarar ne bir fayda veremeyecek şeylere taparlar Bir de; 'Bu putlar; Allah yanında bizim şefaatçilerimizdir" derler' (Yunus,18)

Bu ayetlerden anlaşılabilecekler şunlardır:

Cahiliyet devri insanları, uluhiyetin, ilah olduklarına inandıkları kimseler arasında paylaşılmadığı ve hepsinden üstün bir ilah olmadığı inancında değillerdi. Lügatlarında, Allah kelimesi ile isimlendirdikleri her­ şeyden üstün bir ilahın ilahlığında, onların da biraz nüfz ve dahli bulunduğunu, isteklerinin bu yüce ilah huzurunda makbul olduğu, istek ve arzuların, onların şefaatleri sayesinde mümkün olduğu noktasında toplanır. Bu gibi zanları sebebi ile, onları Allah ile birlikte ilah edinmişlerdir. Bunlardan da anlaşılıyor ki, bir insan birisini Allah katında kendisi için şefatçi edinir, sonra da ona dua eder, ondan yardım isteyerek tazim ve hürmet gösterir, adaklar kurbanlar sunarsa, bütün bunlar cahiliyyet devri insanının dilinde onu ilah edinme, ilah seçme adını alır.

Ebu'l-Ala Mevdudı 
Kuran'a Göre Dört Terim
Kitabı okumak için tıkla










16. yüzyıldan kalma, Firdevsî tarafından kralların kitabesinin  aydınlatılmış ve resmedilmiş bir Safevi kopyasıdır. Metin, büyük oranda çok renkli bir zeminde mavi renkte olan siyah nestâlik yazı ile  ile yazılmıştır.  Baysungur tarafından 829 AH / AD 1425-1426'da verilen önsöz ile başlamaktadır


Şehnâme/Şâhnâme,

Şehnâme/Şâhnâme, ünlü İran şairi Ebu’l-Kâsım Firdevsî’nin (M. 934-1020) X. Yüzyıl’da kaleme aldığı, altmış bin beyitlik eseridir. Firdevsî, İran tarihiyle ilgili olarak kendi zamanına kadar nakledilen rivayetleri toplamış, Şehnâme’yi otuz yılda meydana getirmiştir. Eser, Tahran’da kaleme alındıktan sonra, yazarına “Bununla İran milletini yeniden dirilttim.” sözünü söyleme kudret ve cesaretini sağlamıştır.

Şehnâme’nin Firdevsî tarafından X. Yüzyıl’ın sonunda kaleme alınmasından sonra, Doğu edebiyatlarında Şehnâme yazma geleneği başlamıştır. Pek çok şair, Şehnâme kahramanları etrafında oluşturdukları müstakil eserlerle bu geleneğin yerleşmesini ve devamını sağlamıştır. Ayrıca Orta Asya’da çok sevilen ve epik anlatılar için kullanılan “nâme” tarzının Şehnâ- meyle başladığı kabul edilmektedir.

Şehnâme’nin orijinali yaklaşık olarak altmış bin beyittir. Dünyanın çeşitli milletlerine ait pek çok destan ve mitoloji nitelikli metin, Türkçemize özet olarak kazandırılmışken; Şehnâme’nin bir bütün olarak tamamını içeren özeti henüz tarafımızdan tespit edilemedi

Şehnâme, tarihte yaşandığı kabul edilen İran-Turan savaşlarına ve ilişkilerine ışık tutması bakımından da önemli bir kaynaktır. Firdevsî’nin zaman zaman övdüğü, zaman zaman da kendi milletini yüceltme adına küçümsediği Efrasiyâb’ın Türk destan kahramanı Alp Er Tunga olduğu pek çok kaynakta belirtilmektedir. Firdevsî, eserinin büyük bir bölümünde Efrasiyâb’ın kahramanlıklarından ve niteliklerinden bahsetmektedir. Şehnâme’nin Türk kültürü üzerindeki etkilerinden birisi de destan kahramanlarının adlarının Türkler tarafından çokça benimsenmiş olmasıdır. Türk toplumunda yaygın bir biçimde kullanılan Behrâm, Behzat, Cem, Cemşîd, Efrasiyâb, Ferhâd, Feridûn, Hürmüz, Hüsrev, İskender, Karen, Keykâvûs, Keykubâd, Kubâd, Nerimân, Rüstem, Şehrinâz, Şirin ve Siyâvûş gibi kişi adlarının Şehnâme kaynaklı oluşuna bakıldığında bu etki daha iyi anlaşılabilir.

B. Şişman- M. Kuzubaş

Cahiliyye dönemi Araplarının inanç ve dini telakkileri hakkında Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden sonra en önemli bilgi kaynaklarından birisi de eski Arap şiiridir. Çünkü Cahiliyye şiirlerinde Arapların nesepleri, savaşları gibi temel konular yanında kısıtlı da olsa Cahiliyye dönemi tanrıları, putları, inanç ve telakkileri hakkında bilgilere rastlanır. 22

Cahiliye şairleri şiirlerinde en fazla Allah, rabb, ilah; nadiren de ahiret, hesap, ceza ve mükafat kelimelerini kullanmışlardır. Bunlar da cahiliye Araplarında Allah inancı olduğunu göstermektedir. ZatenKur'an'da da müşrik Arapların sıkıntılı anlarında Allah'a yalvardıkları, 23 en büyük yeminlerini Allah adına yaptıkları24 ; bununla birlikte cinleri Allah'a ortak koştukları25,Allah'a oğul ve kızlar isnat ettikleri,26 melekleri Allah'ın kızları olarak gördükleri27  ifade edilir. Zaten bunların bir kısmını aşağıda sunacağımız şiirlerde de göreceğiz. Bu ifadelerde ve daha başka ayetlerde de işaret edildiği gibi bu, çok tanrılı bir Allah inancıydı. Örneğin şiirlerinde Allah ve ahiret inancım işleyen hatta bir peygamber gelmesini temenni eden Umeyye b. Ebi's-Salt, Hz. Peygamber, peygamber olarak gönderildiğinde ona iman etmemiş, okuduğu şiirleriyle müşrikleri desteklemiştir.28

İslam öncesi Arapları şiirlerinin yanında bazı dualarında, deyim ve atasözlerinde de Allah kelimesini oldukça fazla kullanmışlardır. 29 Fakat bir şairin mısralarında sevap ve cezadan, ahiret inancından bahsedilmesi onun putperest olmadığı anlamına gelmez. Söz gelişi mısralarında Allah, .Ahiret, hesap, ceza ve sevaptan bahseden şair Zuheyr b. Ebi Sulma hakkında Şevki Dayf şöyle bir yorum getirir: "Eğer bu beyitler gerçekten ona aitse onun için hanif inancına mensup olduğu hükmüne varmak mümkün. Ancak bana göre Zuheyr atalarının dinini bırakmamıştır. Bunlar sadece mısralarına serpiştirilmiş bazı kelimelerdir,,30 Fakat buna rağmen bazı kaynaklarda Zuheyr b. Ebi Sulma hanifler arasında sayıılır. 31 Yine bu şairlerden Kus b. Saide el-İyadi, Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, Umeyye b. Ebi's-Salt, Adi b. Zeyd el-İbMi, Varaka b. Nevfel el-Kureşi, Abid b. el-Abras'ın da hanifler arasında adları geçer.32
Dr. Ali BULUT
22 çağncı, Mustafa, "Arap" mad., -İslamdan önce Araplarda Din- DİA, İSİ.-1991, III, 316.
23 Yunus (lO): 22; Ankebut (29): 65.
24 En'am (6): 109; Nahl (16): 38.
25 En'am (6): 100.
26 En'am (6): 100.
27 Necm (53): 21.
28 Ünal, Ömer, "İslam Öncesi Arap Şiirinde Bazı Dini' Motifler", Nüsha Şarkiyat
Araştırmaları Dergisi, Yıl: III, Sayı: 9, Bahar 2003, s. 186.
29 Topaloğlu, Bekir, "Allah" mad. DİA, İSİ.-1989, Il, 473.
30 Şevki' Dayf, a.g.e., s. 303.
31Kuzgun, Şaban, "Hanif' mad. DİA, İst.-1997, XVI, XVI, 38.
32 Kuzgun, a.g.e., XVI, 38.